top of page

ZİKİR İBADETİNİN YAPILIŞI

Zikir İbadeti Allah' ın isimlerini veya Esma-ul Hüsna sını zikretmek/söylemektir. Zikir İbadetleri;

- Dil ile Zikir

- Namaz

- Kur'an-ı Kerim okuma

Dil ile Zikirler;

- 100, 1000, 2000, 3000, 4000 kere "Allah" demek

- 100, 1000, 2000, 3000, 4000 kere "La İlahe İllallah" demek

- 100, 1000, 2000, 3000, 4000 kere "Estağfirullah" demek

vb.

ZİKİR NEDİR, NASIL YAPILMALIDIR

 

Kavram olarak "zikir"; Allah’ı anmak üzere söylenmesi ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan davranışların tümüdür.

Bk. Elmalılı, I, 540-543.

Çok geniş bir anlam alanına sahip olan zikir kavramının manası, günümüzde daraltılmış ve sadece Allah'ın adını dil ile anmakla sınırlandırılmıştır. Oysa "zikir", insana sevap kazandıran her türlü amelin genel adıdır.

Bk. Elmalılı, I, 540-543.

Çünkü "zikir", Allah’a itaattir. Bütün ibâdetlerin özü ve aslı, Allah Teâlâ’yı hatırlamak ve O’na itaat etmektir. Allah’a itaat ise, Kur’ân veya hadislerde yer alan bir takım güzel sözleri sadece söylemek veya tekrarlamak değil; bilakis her halükârda Allah’a kulluk şuuru içerisinde bulunmak ve tam bir teslimiyet göstermek, her hal ve şartta O’nun sürekli bizi gözetlediğini zihnimize yerleştirmektir.

Zikir, şükür kavramında olduğu gibi hem dil, hem kalb ve hem de bedenen yani amellerle olmalıdır.

Bk. Elmalılı, I, 540-543.

 

Muzemmil Suresi 73.8. Ayet: Diyanet Meali:

Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O'na yönel.

İnsan Suresi 76.25. Ayet: Diyanet Meali:

Sabah akşam Rabbinin adını an.

Ahzab Suresi 33.41. Ayet: Diyanet Meali:

Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin.

Rad Suresi 13.28. Ayet: Diyanet Meali:

Onlar, inananlar ve kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.

Ali İmran Suresi 3.191. Ayet: Diyanet Meali:

Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler.

 

ANLAŞILAN                  :

Zikir Nedir

Zikir İslamda, Allah’ı anmak üzere söylenmesi ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan davranışların tümüdür.

Kısaca Allah' ı Namaz kılmakla, Kuran okumakla ve dil ile zikredebiliriz.

Dil ile zikretmek Esma-ul Hüsna okumak, Allahu Ekber demek, Elhamdülillah demek vb. Zikirlerle Allah' ı anmaktır.

Zikirler

Esmaul Hüsna, Allah' ın adı anılır.

Namaz ibadeti, Allah' ın adı anılır.

Kuran okumak, Allah' ın adı anılır.

Tesbihat, Allah' ın adı anılır.

Semazenlik, Allah' ın adı anılır.

Allah hakkındaki İlahiler, Allah' ın adı anılır.

KUR'AN-I KERİM' DE GEÇEN ZİKİR AYETLERİ

 

1-)  Allah’ı zikretme- anma en büyüktür”. (Ankebut-45)

2-) Beni (Allah (ı) anın ki, Bende sizi anayım”. (Bakara-152)

3-) “ Ey İman edenler! Allah’ı çok zikredin”. (Ahzab-41)

4-) “Ayık olun! Kalpler, Allah’ı zikretmekle mutmain olur”. (Ra’d-28)

5-) “Allah’ı çok zikredin ki kurtulasınız”. (Cuma-10)

6-) “Onlar ayakta, oturarak ve yanlarına yatmış halde Allah’ı zikrederler ve göklerin yerini nesnelerini düşünürler”. (Al-i imran-191)

7-) “Vezkürisme Rabbike- Rabbinin ismini zikret”. (Ala-15)

8-) “Zikrim için namaza kalk”. (Tâhâ-14)

9-) “Namaz, kötülüklerden münkerden kurtarır. Zikrullah ise en büyük olandır”. (Ankebut-45)

10-) “Unuttuğun zaman Rabbini zikret”. (Kehf-24)

11-) “Ya Muhammed! Sabah akşam beni zikret”. (A’raf-205)

12-) “Sabah akşam beni tesbih et!”. (Tâhâ-130)

13-) “İster Allah deyiniz, isterse Rahman; hangisini çağırırsanız çağırın; güzel isimlerin hepsi onundur”. (İsra-110)

14-) “Güzel isimler onundur; onlarla çağırınız”. (A’raf-180)

15-) “Mü’minler onlara denir ki; Allah anıldığı zaman, kalpleri titrer”. (Enfal-2)

16-) “Bir kimsenin sinesini Allah açarsa, O Rabbi tarafından verilen bir Nur üzerine yürür. Kalpleri Allah’ı zikretmeye katılaşan kimselere yazıklar olsun”. (Zümer-22)

17-) “Sen ancak zikre uyan ve görmeden Rahman’a büyük saygı gösteren kimseleri uyarabilirsin...”(Yâ Sin-11)

18-) “Onlar, Allah’ın zikrine dalarlar”. (Hadid-16)

19-) “Sümme telinu cülûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillah- Sonra ciltleri yumuşar ve kalpleri Allah’ın zikrine dalar… Allah’ın zikri üzerine olurlar…”. (Zümer-23)

20-) “Allah size nasıl hidayet ettiyse, Allah’ı öyle zikrediniz”. (Bakara-198)

21-) “Atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah’ı zikredin”. (Bakara-200)

22-) “Sayılı günlerde Allah’ı zikredin (tekbir alın)”. (Bakara-203)

23-) “Bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah’ı zikredin”. (Bakara-239)

24-) “Rabbini çok zikret ve sabah akşam (O’nu) tesbih et!” (Âl-i İmran-41)

25-) “Namazı bitirdiğiniz zaman, ayakta,oturarak ve yanlarınız üzerinde (uzanarak) Allah’ı zikredin”.(Nisa-103)

26-) “Rabbinin adını zikret ve bütün gönlünle O’na yönel”. (Müzemmil-8)

27-) “Sabah akşam Rabbinin adını zikret”. (İnsan-25)

28-) “Allah’ın mescidlerinde, Allah’ın adının zikredilmesine engel olan ve onların harâb olmasına çalışından daha zalim kim vardır?”. (Bakara-114)

29-) “Münafıklar (iki yüzlüler), Allah’ı (güya) aldatmağa çalışırlar. Oysa O, onları aldatır. Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az zikrederler”. (Nisa-142)

30-) “Şeytan, içki ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı zikretmekten ve Namaz kılmaktan alıkoymak ister (istiyor)”. (Maide-91)

31-) “Nefsini, sabah akşam, rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber tut. Gözlerin dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan başka yana sapmasın. Kalbini bizi anmaktan (zikretmekten) alıkoyduğumuz, keyfine uyan ve hep aşırılık olan kişiye itaat etme”. (Kehf-28)

32-) “O gün cehennemi kafirlere açıkça göstermişizdir. Onlar ki beni zikretmeye karşı gözleri perde içinde idi. Ve dinlemeye tahammül edemezlerdi”. (Kehf-100-101)

33-) “Ama kim beni zikretmekten yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır. Kıyamet (Haşır) günü onu kör olarak süreriz”. (Tâha-124)

34-) De ki; “Gece gündüz, sizi Rahman’dan kim koruyacak?” “Hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden yüz çeviriyorlar”. (Enbiya-42)

35-) “Allah, tek olarak anıldığı zikredildiği zaman, Âhirete inanmayanların kalpleri ürker. Ama O’ndan başka (ilâh)ları anıldığı zaman hemen sevinirler”. (Zümer-45)

36-) “Kim Rahman’ın zikrine karşı kör olursa, ona bir şeytanı saldırırız; artık o, onun arkadaşı olur”.(Zuhruf-36)

37-) “Şeytan onları kuşatmış, onlara Allah’ı zikretmeyi unutturmuştur. Onlar şeytan’ın hizbi (tarafı-yandaşı)dır. Muhakkak ki şeytan’ın hizbi kaybedecektir”. (Mücadele-19)

38-) “Ey inananlar! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı zikretmekten alıkoymasın”. (Münafikun-9)

39-) “Kim Rabbini zikretmekten yüz çevirirse (Rabbi) onu, alt eden bir azaba sokar”. (Cin-17)

40-) “Bilmediğinizi zikir ehline sorun”. (Nahl-43)

41-) “ Onlar ki, Allah zikredildiği zaman, kalpleri titrer. Başlarına gelene sabrederler, Namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan dağıtırlar- infak ederler”. (Hac-35)

42-) “Ey iman edenler! Cuma günü Namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah’ı zikretmeğe-anmağa koşun-mesai ayırın ve alışverişi bırakın”. (Cuma -9)

43-) “Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatılayarak- (zikrederek) hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler…”. (Âl-i İmran-135)

44-) “Ve topluca Allah’ın ipine yapışın ve ayrılmayın; Allah’ın size olan nimetini hatırlayın-zikredin: Hani siz birbirinize düşman idiniz; (Allah) kalplerinizi uzlaştırdı. O’nun nimetiyle kardeşler haline geldiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz. (Allah) sizi ondan kurtardı…”. (Âl-i İmran-103)

45-) “Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam zikret; gafillerden olma!”. (A’raf-205)

46-) “Rabbinin yanında olanlar, büyüklük taslayıp O’na ibadet etmekten (kulluktan) geri kalmazlar, (daima) O’nu tesbih ederler. Ve O’na secde ederler”. (A’raf-206)

47-) “Ey İman edenler! Bir toplulukla karşılaştığınız zaman, sebat edin ve Allah’ı çok zikredin ki başarıya erişesiniz”. (Enfal-45)

48-) “Beni zikretmekte-anmakta gevşeklik etmeyin”. (Tâhâ-42)

49-) “(Bu kandil) Allah’ın yüceltilmesine ve içlerinde adının zikredilmesine-anılmasına izin verdiği evlerdedir. Onların içinde sabah akşam O’nu tesbih ederler:”. (Nur-36)

50-) “Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allah’ı anmaktan-zikretmekten, Namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoymadığı erkekler. (onlar) yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar”. (Nur-37)

51-) “Andolsun Allah’ın Resulünde-Elçisinde sizin için Allah’a ve Ahiret gününe kavuşmaya inanan ve Allah’ı çok zikreden kimseler için, en güzel örnek vardır”. (Ahzab-21)

52-) “… Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar; (işte) Allah bunlar için bağış ve büyük mükafat hazırlamıştır”. (Ahzab-35)

53-) “ Ve o’nu sabah akşam tesbih edin”. (Ahzab-42)

54-) “Yüz çevir şu adamdan ki bizim zikrimizden yüz çevirdi ve dünya hayatından başka bir şey istemedi”. (Necm-29)

İSLAMDA TESBİHAT, DUA VE ZİKRİN NASIL YAPILACAĞI HAKKINDA

 

Nisa Suresi 103. Ayet: Diyanet Meali:

Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah'ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.

Hadis: Yatarken Okumak

Hz. Âişe validemiz Peygamberimizin (a.s.m.) yatmadan önce neler yaptığını şöyle anlatır:

“Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem her gece yatağına girdiği vakit avuçlarını toplar, onlara üfler, daha sonra ‘Kul hüvallahu ehad, Kul eûzü bi-Rabbi’l-felâk, Kul eûzü bi-Rabbi’n-nâsi’yi okur, sonra elleri ile başından ve yüzünden başlayarak yetişebildiği yere kadar vücudunun her tarafını meshederdi. Bunu üç defa yapardı.”

Tirmizi, Duâ: 21.

Hadis: Yatarken Sure Okumak

Berâ bin Âzib (r.a.) de Peygamberimiz (a.s.m.)'den şu meâlde bir hâdis-i şerif rivâyet eder:

“Yatağına gireceğin zaman namaz için abdest alır gibi abdest al, sonra sağ tarafına yat ve şöyle dua et:

‘Allah'ım, nefsimi sana teslim ettim. İşimi de sana havâle ettim. Seni sevdiğim ve senden korktuğum için sırtımı sana dayadım. Ancak sana sığınır ve sana ilticâ ederim. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin Resulune iman ettim.’

Şayet o gece ruhunu teslim edersen İslâm üzere, imanlı olarak ölürsün. Son söylediklerin bunlar olsun.” Müslim, Zikir: 56

 

ANLAŞILAN                            :

Ayakta, oturarak veya yatarak tesbihat, dua ve zikir yapılabilir.

ALLAH (C. C.) ' NÜ DİL İLE NE KADAR ZİKRETMELİYİZ

 

ANLAŞILAN                      :

Allah' ı dil ile zikretmenin bir sınırı yoktur. Güç yetirebildiğin kadar dil ile zikredilebilir.

Faziletli sureler veya dualar okunabilir. Hadislerin ışığında.

Bunun dışında istediğimiz zikri istediğimiz kadar okuyabiliriz.

Allah zikrini 10000, 1000 veya 100 defa okuyanlar var. Hangisi doğru hepsi doğru lakin ne kadar fazla okursan o kadar fazla sevap ve istediğinin kabul olma ihtimali artar.

Çünkü ne kadar fazla zikrederseniz Allah o kadar sever.

1000 kere zikrettim kabul olmuyor, yılma daha fazla oku belki kabul olunur. Zikrinde boşa gitmiyor bol sevap yazılıyor.

Surede olsa dua da olsa istediğimize uygun sure ve duaları okumak gerekir.

Şifa isteyen şifa veren sure ve duaları okumalıdır. Fetih suresi okumamaldır.

Birşey isteyen birşey okumadan Allah' tan direk olarakda isteyebilir.

1000 DEFA ALLAH ZİKRİ

 

Ankebût sûresi (29), 45

“Allah’ı zikretmek en büyük ibadettir.”

Bakara sûresi (2), 152

“Siz beni anın ki, ben de sizi anayım.”

 A‘râf sûresi (7), 205

“Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gafillerden olma!”

Cum‘a sûresi (62), 10

“Allah’ı çok zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.”

Ahzâb sûresi (33), 41-42

“Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin. Sabah akşam O’nu tesbih edin.”

Hadis: Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Dile hafif, mîzana konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Ben Yüce Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim” [1] Buhârî, Daavât 65, Eymân 19, Tevhîd 58; Müslim, Zikir 31. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 60; İbni Mâce, Edeb 56.

"LA ilAhe İllallAhu vahdehu lAŞerîke leh, lehu'l mÜlkÜ ve lehu'l hamdÜ ve hÜve alA kÜllİ Şey'İn kadîr" Zİkrİ

 

‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.

 

Hadis: Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Kim, ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.’ duasını bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzad etmiş gibi sevab verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir günde yüz kere”Sübhânallahi ve bihamdihi” derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile.”

Kaynak: Buhârî, Daavât 54, Bed’ü’l-Halk 11

SÜBHANALLAHİ VE BİHAMDİHİ SÜBHANALLAHİL AZİM ZİKRİ

 

Türkçe Okunuşu: Sübhânallâhi ve bihamdihi sübhânallâhi'l azîm.

 

Anlamı: Allah’ı hamd ile tesbîh ederim, büyük Allah’ı tesbîh ederim.» kelimeleridir.”

(Buhârî, Deavât, 65)

 

Hadis: Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Rabbini zikredenle etmeyenin hâli diri ile ölünün hâli gibidir.” yani Rabbini zikreden kimse diridir, Rabbini zikretmeyen kimse de ölüdür. (Buhârî, Deavât, 66) Bu hadîs-i şerîf ehl-i zikr için pek büyük bir tebşîrdir.

Zikrullahın envâı çoktur. Meselâ Lafza-i celâl, kelime-i tevhîd ve sâir esmâ-i hüsnâ ile zikir olduğu gibi, Kur’ân tilâveti, hadîs-i şerîf kırâati, din ilimleri öğrenmek dahi hep zikrullahtan ma’dûddur. Zira, hayatta olan kimsenin zahiri nûr-i hayâtın parlamasıyla ve bâtını nûr-ı ilim ve idrâkiyle süslendiği gibi, zikrullah eden zâtın dahi zahiri amel-i sâlih ve tâat nûruyle, bâtını da ma’rifet-i sübhâniyye nûruyla süslenir. Zikrullah etmeyen kimse ise her ne kadar dünyâ işiyle meşgul olsa da onun zahiri ibâdetten uzak ve muattal olduğu gibi bâtını da bâtıldır. Fakat kalbi uyanık ve zâkir olan kimse dünyâ işi ile meşgul olsa da yine kalbi zâkirdir. Nitekim âyet-i celîlede böyle insanların vasfında:

“Öyle ricâl vardır ki ticâret satış onları Allah’ın zikrinden alıkoymaz.” buyrulmuştur. (Nûr sûresi, 37)

Yine Buharî’nin Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’dan rivâyet ettiğine göre Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır. “Allah Teâlâ Hazretlerinin husûsi bazı melekleri vardır ki, yüryüzünde elh-i zikri aramak için dolaşırlar. Ne vakit ki Allah’ı zikreden bir cemâat bulurlarsa birbirlerine nidâ ederek «Geliniz aradığınız buradadır» diyerek orada toplanırlar. Ve o mevkii kanatlarıyla semâya kadar çevirirler. Sonra Allah Teâlâ Hazretleri, o ehl-i zikrin ahvâl ve akvâlini, o meleklerden daha ziyâde kendisi bildiği halde onlara hitaben: – Kullarım ne söylüyorlar? der.

Melekler; – Seni tesbîh ve tekbîr ediyorlar. Sana hamdediyorlar. Seni temcîd ediyorlar.

Allah Teâlâ: – Beni hiç görmüşler mi? der. Melekler de: – Hayır yâ Rabbi Zâtına kasem ederiz ki hiç görmemişler, derler.

Allah Teâlâ – Pekiyi, beni görselerdi nasıl olurlardı? Melekler: – Eğer Seni görselerdi sana daha çok ibâdet ederler; seni bütün kudretleriyle temcîd ederler, seni bütün kuvvetleriyle tesbîh ederlerdi, derler. Allah Teâlâ: – Kullarım benden ne istiyorlar? der. Melekler: – Senden cenneti istiyorlar, derler.

Allah: – Orayı görmüşler mi? der. Melekler de: – Hayır, yemin ederiz ki hiç görmemişler. – Pekiyi görselerdi nasıl olurlardı? – Eğer görselerdi oraya daha fazla düşkün olurlardı, orayı daha fazla arzu ederlerdi, oraya daha fazla rağbet ederlerdi, derler.

Allah Teâlâ: – Pekiyi nelerden Allah’a sığınıyorlar? Melekler: – Cehennemden, derler. – Pekiyi onu hiç görmüşler mi? – Hayır, Vallahi hiç görmemişler. – Pekiyi ya bir görselerdi nasıl olurlardı? – Eğer bir görselerdi ondan daha çok kaçarlar, daha fazla korkarlardı.

Bunlardan sonra Allah Teâlâ şöyle buyurur: – Sizi şâhid tutarım ki, ben bu kullarımı mağfiret ettim. İçlerinden bir melek şöyle der: – Yâ Rabbi, filan onlardan değildir, o bir işi için onların arasına gelmiştir.

Allah Teâlâ şöyle buyurur: – Madem ki beraber duruyorlar, onlarla beraber oturanlar şekavetten uzak olurlar.” (Onları da mağfiret ettim.) buyurur. (Buhârî, Deavât, 66)

 

ZİKİRLE İLGİLİ HADİSLER

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyor: «Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh» zikrini çok ediniz. Zîrâ, o, cennetin hazînesidir.” (Buhârî, Deavât, 50) “Sana arşın altındaki cennet hazinesinden bir kelime söyleyeyim mi?

SÜBHANALLAH, ELHAMDÜLİLLAH VE ALLAHU EKBER ZİKRİ

 

33 Defa Süphanallah

33 Defa Elhamdülillah

33 Defa Allahu Ekber

Lâilaheillallahü vahdehu lâ şerika leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr.

 

Hadis: Bir gün, başta Ebû Zer (r.a.) olmak üzere muhacirlerin fakir olanları Peygamber Efendimiz’e gelerek şöyle dediler: “Yâ Resulallah, varlık sahipleri yüksek dereceleri ve dâimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyor. Onlar sadaka veriyor, biz veremiyoruz. Onlar köle âzat ediyor, biz edemiyoruz.”

Sahabîleri dinleyen Peygamberimiz, onların gönlünü şu müjdesiyle aldı: “Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz. Meğer ki, sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. Her namazdan sonra ‘otuz üçer kere Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahu ekber’ derseniz, tamamı 99 eder. Yüzün tamamında da, ‘Lâilaheillallahü vahdehu lâ şerika leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr’ derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa, affolunur.” (Müslim, Mesacid: 146; Ebû Dâvud, Vitir: 2)

LA İLAHE İLLALLAH ZİKRİ

 

“Ben bir söz biliyorum ki kul onu kendisine ölüm gelince söylerse ruhu cesedinden çıkarken ruhuna bir başka ferahlık geldiğini görür. Ve o söz kıyamette onun için nur, aydınlık olur. O söz:

 

Türkçe Okunuşu: Lâ ilâhe illallah.

 

Anlamı: Allah’dan başka ilah yoktur.» sözüdür.” (Bkz. İbn Hanbel, I, 37; Râmûzü’l-ehâdis) “Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- “İmânınızı dâima yenileyiniz” buyurdu da: “– Yâ Rasûlallah imânımızı nasıl yenileyeceğiz?” diye suâl olundu. Cevaben: «Lâ ilâhe illallah» zikr-i şerifini çok yapınız, buyurdu. (İbn Hanbel, II, 359; Hâkim, IV, 285/7657)

“– Bir kul ihlâs ile «Lâ ilâhe illallah» derse, bu hiç bir hicaba takılmadan yükselir. Allah’a vâsıl olunca Allah bunu söyleyene nazar eder. Allah bu tevhîd getirene nazar etdi mi onu rahmetine dâhil etmesi Allah’ın hakkıdır.” (Tirmizî, Deavât, 86) “Yâ Muâz, günde kaç defa Allah’ı zikrediyorsun? On bin defa” Lâ ilâhe illallah” diyerek mi? Bak sana bazı kelimeler öğreteyim, bu onbin defa demenden senin için daha kolaydır. Şöyle de:

“Allah’ın kelimeleri adedince Lâ ilâhe illallah. Yarattıkları adedince Lâ ilâhe illallah, Arş ağırlığınca Lâ ilâhe illallah. Semâlar dolusu lâ ilâhe illallah. Bunlarla berâber bunların mislince lâ ilâhe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Allahu ekber. Bunlarla beraber bunların mislince elhamdülillah”. Böyle dersen ne bir melek sevabını yazmağa takat getirebilir, ne de bir başkası.” (Ali el-Müttâkî, I, 442/1910)

“Dünyâ lezzetini ve eğlencesini terkedip de gençliğiyle beraber Allah’ın tâatına yönelen gence Allah Teâlâ yetmiş iki sıddîkin ecrini verir ve ona şöyle hitâb eder: “Ey şehvetini terkederek gençliğini benim uğrumda feda eden genç! Sen benim yanımda bazı meleklerim gibisin!” (Tirmizî, Zühd, 53, Tuhfetü’z-Zakirîn, 241) “Ne ben, ne de benden evvelki nebiler:

ALLAH' I ZİKRETMEK İÇIN FAZILETLI ZİKİR


Arapçası

Süphanallahi

ve bi-hamdihi adede halkihi

ve rıza nefsihi

ve zinete arşihi

ve midade kelimatihi.


Türkçesi

Allah'ı tesbih ederim, hamd ederim.

Yarattıklarını sayısı kadar.

Yüce zatını razı edecek derecede.

Arşın tartısınca.

Kelimelerinin mürekkebince.

LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAH ZİKRİ

 

Türkçe Okunuşu: Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

 

Anlamı: Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taate kuvvet bulmak, ancak Allah’ın tevfik ve yardımıyladır.» kelimesidir. Kul bunu söyleyince: «Kulum hakkı  teslîm etti ve benden onu selâmette kılmamı istedi» der.”

İSLAMDA ALLAH (C. C.) ' NÜN İSMİ ALLAH VE HU ZİKRİ HAKKINDA

 

Hû tek başına bir anlam ifade etmez Arapçada. Bitişik bir zamirdir. Ve aidiyet anlamı verir, "onun" anlamına gelir. Misal; seyyâratun=araba; seyyâratuhû=onun arabası gibi...

Ancak; Allah lafzının güzelliklerinden biri de, her harfinin Rabbimizi anlatmasıdır. Şöyle ki;

هُ => 'hû'

لهُ => 'lehû'

للَّهُ => 'lillah'

اللَّهُ => 'Allah'

 

ANLAŞILAN                                   :

Allah Hu İse manasında gizlidir. Görüldüğü gibi Allah İsminin son Harfi Hu' dur.

Allahu me demeli yoksa, Allah Hu mu demeli. Tabiki Allah Hu demeli bu Arqpça hat yazıları ondan böyledir.

Allah Hu

Allah göktedir, Elinizi göğe kaldırıp dua edin...

Manasındadır...

Amener Rasulü Ayetleri

 

ءَامَنَ ٱلرَّسُولُ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِۦ وَٱلْمُؤْمِنُونَ ۚ كُلٌّ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَمَلَٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِۦ ۚ وَقَالُوا۟ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ ٱلْمَصِيرُ لَا يُكَلِّفُ ٱللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا ٱكْتَسَبَتْ ۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَآ إِن نَّسِينَآ أَوْ أَخْطَأْنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَآ إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِۦ ۖ وَٱعْفُ عَنَّا وَٱغْفِرْ لَنَا وَٱرْحَمْنَآ ۚ أَنتَ مَوْلَىٰنَا فَٱنصُرْنَا عَلَى ٱلْقَوْمِ ٱلْكَٰفِرِينَ

 

Amenerrasulü Okunuşu ve Anlamı

Bismillahirrahmanirrahim

"Rahman ve rahim olan Allah' ın Adıyla"

Amenerrasûlü bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nüferrigu beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve gâlû semi’nâ ve eta’nâ ğufrâneke Rabbenâ ve ileykel masîr(masîru). Lâ yükellifullâhu nefsen illâ vüs’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min gablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vağfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel gavmil kâfirîn(kâfirîne).

 

"Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.” Bakara 285 Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” Bakara 285 ve 286 ayetleri."

KUR-AN-I KERİM' FAZİLETLİ SURELERİ

 

Fâtiha Sûresi:

Fâtiha Sûresi ulvi âlemlerden insanlık âlemine gelmiş İlâhi bir hazinedir. Zaten bütün nurlar ve bereketler semadan yeryüzüne inmiş değil midir?

Hadis: Ali bin Ebî Tâlib'in rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

'Fatiha Arş-ı Âla'nın altındaki hazineden indirilmiştir.'

Hadis: Enes bin Mâlik'in rivâyetine göre Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

'Kur'ân'ın en faziletli sûresi Fâtiha Sûresidir.'

Hadis: İbni Abbas'ın rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) bu hususu şöyle dile getirmiştir:

'Fatiha sevap bakımından Kur'ân'ın üçte birine denk-tir.'

Hadis: Ebû Hüreyre'nin rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

'Hayırlı bir iş Elhamdülillah ile başlamazsa sonu kısıktır, bereketsizdir.'

Hadis: Ebû Hüreyre'nin rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

'Âmin' mü'min kullarının diliyle Rabbülâleminin mührüdür.'

Hadis: İmam Buhârî'nin rivâyetine göre, Hasan Basrî bu konuda şöyle der:

'Allah bütün semavî kitapların ilmini Kur'ân'da; Kur'ân'da mevcut olan ilimleri de Fâtiha Sûresinde top-lamıştır. Fâtiha'nın tefsirini öğrenen bütün semavî kitapların tefsirini öğrenmiş gibi olur.'

Fatiha-i şerife maddi ve manevi her derde deva, her hastalığa şifa ve her sıkıntıya ilaçtır. Hayatın tadı, tuzu ve bereketidir.

Hadis: Abdülmelik bin Umeyr'in rivâyet ettiği bir hadiste Peygamberimiz (a.s.m.) bu hakikati şu sözleriyle dile getirmiştir.

'Fâtiha Sûresi her derde devadır.'

Hadis: İmran bin Husayn'ın rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

'Fâtihayı ve Âyetü'l-Kürsiyi bir kul okursa, o gün ona insan ve cin nazarı değmez.'

 

Bakara Sûresi:

Hadis: İbni Arabî bu hususta şöyle der:

'Hocalarımın bazılarından şöyle duydum: Bakara Sû-resinde bin emir, bin nehiy, bin hüküm ve bin haber vardır. Abdullah bin Ömer bu sûre üzerinde sekiz sene ders vermiştir.'

Hadis: Sehl bin Sa'd'in rivâyet ettiği hadis de şu meâldedir:

'Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur'ân'ın zirvesi de Ba-kara Sûresidir. Bu sûreyi gündüz okuyan kimsenin evine üç gün şeytan girmez. Geceleyin okuyanın evine de üç gece giremez.'

 

Âyetü'l-Kürsî:

Bakara sûresinin faziletini arttıran iki âyet vardır. Bun-lar 255. âyet olan 'âyetü'l-kürsî' ve 285-286. âyetleri olan 'âmenerresûlü'dür.

Hadis: Âyetü'l-kürsî'nin fazileti hakkında rivâyet edilen hadislerin meâli şöyledir:

'Âyetü'l-kürsi Kur'ân'ın dörtte birine denktir.'

Hadis: İbni Mes'ud'un rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

'Kur'ân'ın en büyük âyeti âyetü'l-kürsidir.

 

Âmenerrasûlü:

'Âmenerrasûlü' olarak bilinen ve her yatsı namazının sonunda okunan âyetler hakkında Peygamber Efendimizin (a.s.m.) teşvik dolu hadisleri vardır.

Hadis: Ukbe bin Âmir'in rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

'Kur'ân'dan iki âyet vardır ki, onlar şifadır, onları Al-lah sever. Bunlar Bakara'nın son iki âyetidir.'

Hadis: Ebû Zer'in (r.a.) rivâyetine göre Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

'Allah, Bakara Sûresini iki âyetle tamamladı ve onları Arş-ı Âla'nın altındaki hazinesinden ihsan etti. Onu öğrenin ve çoluk çocuğunuza öğretin. Çünkü o, namazdır, Kur'ân'dır ve duadır.'

Hadis: Numan bin Beşir'in rivâyetine göre Peygamber Efen-dimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

'Allah, gökleri ve yeri yaratmadan iki bin sene önce bir kitap yazdı. Bu kitaptan Bakara Sûresinin sonundaki iki âyeti indirdi. Bu âyetleri evinde okumayan kimseye peşpeşe üç gün şeytan mûsallat olur.'

Bilindiği gibi, bu iki âyetin ilkinde îmanın rükünlerinden bir kısmı bulunmakta, ikinci âyette ise 'Rabbenâ' ile başlayan dualar yer almaktadır.

Diğer âyetlerde toplu olarak bu unsurlar bulunmamaktadır.

 

Âl-i İmran Sûresi:

Âl-i İmrân Sûresinin faziletini bildiren hadislerin meâli de şöyledir:

Hadis: Nevvas bin Sem'an'ın rivâyetine göre Peygamber E-fendimiz şöyle buyurmuştur:

'Kıyamet günü Kur'ân ve onunla amel edenler getiri-lir. Bakara ve Âl-i İmran Sûreleri onlara öncülük eder.'

Hadisin devamında râvi şöyle der: 'Resulullah'ın (a.s.m.) bu iki sûreyi üç misâlle açıkladığını hâlâ unutmuş değilim. Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştu:

'Bu iki sûre sanki iki bulut veya iki gölgelik veya ara-larında bir duvar bulunan iki saçak yahut arkadaşlarını korumak üzere saf halinde uçuşan iki kuş gibi gelecekler ve adamları (okuyanlar) için çalışacaklardır.'

Hadis: Hz. Ömer'in rivâyet ettiği bir hadiste ise şöyle buyurulmaktadır: 'Bir gecede Bakara ile Âl-i İmran Sûresini okuyan kimse âbidler (Allah'a devamlı ibadet eden has kullar) zümresinden sayılır.'

Hadis: Hz. Osman bu sûrenin faziletini şöyle ifade eder:

'Âl-i İmran Sûresinin sonunu her gece okuyan kimse bütün geceyi ihya etmiş gibi olur.'

 

En'âm Sûresi:

Hadis: Bu sûrenin fazileti hakkında Hz. Ömer'in şöyle dediği kaydedilir:

'En'âm Sûresi, Kur'ân'ın en güzide sûrelerinden biridir.'

 

Kehf Sûresi:

Hadis: Muaz bin Enes'in rivâyeti ise daha farklıdır. Resulullah (a.s.m.) şöyle buyururlar:

'Kehf Sûresinin ilk ve son âyetlerini okuyanın vücudunu nur kaplar. Sûrenin tamamını okuyanın yerle gök arasını dolduran nuru olur.'

Hadis: Ebû Said el-Hudrî'nin Kehf Sûresi hakkında şu sözü nakledilir:

'Allah, Cuma günü Kehf Sûresini okuyan kimsenin Kâbe ile arasındaki mesafeyi nurlandırır.'

 

Yâsin Sûresi:

Hadis: Bu sûre hakkında Peygamberimizin (a.s.m.) ap ayrı medihleri bulunmaktadır.

“Ölüm alâmetleri zuhur eden hastalarınnız üzerine Yâsin-i Şerîfi kıraat ediniz.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 19-20)

Hadis: Tirmizî’nin rivâyet ettiği bir hadise göre: “Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yâsîn’dir. Kim Yâsîn’i okursa Allah onun okumasına, Kur’ân’ı on kere okumuş gibi sevap yazar”, lûsî bu hadisle ilgili olarak şu bilgiyi kaydeder: “Ma’kıl b. Yesâr’dan sahih olarak rivâyet edilmiştir ki, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Yâsîn, Kur’ân’ın kalbidir” buyurmuş ve bu, O’nun isimlerinden biri sayılmıştır. Hüccetü’l-İslâm İmam Gazzâli buna bir gerekçe olmak üzere bu sûrede haşrin ve neşrin (kıyâmet olaylarının) en edebî ve en güzel bir şekil üzere anlatılmış olduğunu, haşri ve neşri kabul etmenin de imanın kalbi mevkiinde bulunduğunu söylemiştir.

 

Zümer Sûresi:

Hadis: Bu sûrenin faziletini Hazret-i Âişe annemiz şöyle anlatıyor:

'Resulullah (a.s.m.) Benî İsrâil (İsrâ) ve Zümer Sûrelerini okumadan uyumazdı.'

Tefsirlerde rivâyet edilen bir hadiste ise bu sûrenin fazileti hakkında şöyle buyurulur:

'Zümer Sûresini okuyan kimsenin ümidini kıyamet günü Allah boşa çıkarmaz ve ona Allah'tan korkanların sevabı verilir.'

 

Duhan Sûresi:

Hadis: Duhan Sûresi hakkında Tirmizî'de Ebû Hüreyre Haz-retlerinden şu hadis rivâyet edilir:

'Her gece Duhan Sûresini okuyan kimse için yetmiş bin melek sabaha kadar duada bulunur.'

Hadis: Ebû Hüreyre'nin rivâyet ettiği bir hadiste ise Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyururlar:

'Kim Duhan Sûresini Cuma gecesi okursa, bağışlanır.'

 

Fetih Sûresi:

'And olsun ki, bu gece bana üzerine güneşin doğduğu şeylerden daha sevimli bir sûre indirildi' buyuran Resulullah (a.s.m.), daha sonra ‘İnnâ fetahnâ leke fethan mübînâ' sûresini okudu.'

 

Haşir Sûresi:

Hadis: İrbad bin Sâriye rivâyet ediyor:

'Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem Müsebbihat'ı yatmadan önce okur ve ‘bunlarda bir âyet vardır ki, bin âyetten hayırlıdır' buyururdu.'

(Müsebbihat, 'sübhâne, sebbeha, yüsebbihu, sebbih' kelimeleriyle başlayan sûreler demektir. Bunlar yedi sûredir: İsrâ, Hadîd, Haşir, Saff, Cumua, Teğâbün ve A'lâ sûreleridir.)

 

Mülk Sûresi:

Hadis: Câbir (r.a.) rivâyet ediyor:

'Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, Elif Lâm Tenzîlü (Secde Sûresi) ve Tebârâkellezî biyedihi'l mülk (Mülk) sûrelerini okumadan uyumazdı.'

Hadis: Abdullah bin Mes'ud'un rivâyetine göre şöyle anlatıyor:

'Kişi kabrine getirildiği zaman, önce ayağı getirilir. Ayakları der ki:

‘Benim tarafımdan sizin için bir yol yoktur. Çünkü bu insan Mülk Sûresini okurdu.'

'Sonra göğsü veya karnı tarafından gelinir. Onlar da aynı şekilde şöyle der:

‘Benim tarafımdan sizin için bir yol yoktur. Çünkü bu insan Mülk Sûresini okurdu.'

'Sonra başı tarafından gelinir. O da aynı şekilde, ‘Be-nim tarafımdan sizin için bir yol yoktur. Çünkü bu insan Mülk sûresini okurdu' der.

O engelleyicidir, insanı kabir azabından korur. Bu sûre Tevrat'ta da, Mülk Sûresidir. Kim onu gece okursa sevabı daha çok olur ve güzelleşir.'

 

Tekvîr Sûresi

Hadis: İbni Ömer'in rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

'Gözleri ile görür gibi kim kıyamet gününü görmekten sevinç duyarsa ize'ş-şemsü küvvirat, ize's-semâü'n-fetarat, i-ze's-semâünşekkat sûrelerini okusun.'

 

Zilzal ve Âdiyât Sûreleri:

Hadis: Hz. Hasan (r.a.) da bu hususta şöyle der:

'Zilzal Sûresi Kur'ân'ın yarısına, Âdiyât Sûresi ise di-ğer yarısına denktir.'

 

Kevser Sûresi:

Hadis: Ebû Umâme'nin rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

'Dört şey Arş-ı Âla'nın altındaki hazineden indirilmiştir: Ümmülkitab (Fatiha), Âyetülkürsi, Bakara'nın son iki âyeti ve Kevser Sûresidir.'

 

Kâfirûn Sûresi:

Hadis: Enes bin Mâlik rivâyet ediyor:

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, ashabından bir adama, 'Ey falan evlendin mi?' diye sordu.

Adam, 'Hayır, yâ Resulallah, benim evlenmeye imkanım yok' dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'Sen ‘Kul huvallahü Ehad'i biliyor musun?' diye sordu.

Adam, 'Evet, biliyorum' dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'O Kur'ân'ın üçte biridir' buyurdu.

Sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'İzâ câe nasrullâhi velfethu' sûresini biliyor musun?' diye sordu.

Adam, 'Evet, biliyorum' dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'O Kur'ân'ın dörtte biridir' buyurdu.

Sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'Kul yâ eyyühe'l-kâfirûne' sûresini biliyor musun?' diye sordu.

Adam, 'Evet, biliyorum' dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'O Kur'ân'ın dörtte biridir' buyurdu.

Sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'İzâ zülzileti'l-ardu' sûresini biliyor musun' diye sordu.

Adam, 'Evet biliyorum' dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'O Kur'ân'ın dörtte biridir' buyurdu ve devamında, 'Evlen, evlen...' dedi.

 

İhlâs Sûresi:

Bütün hadis kitaplarında faziletinden en çok bahsedilen sûre, her Müslümanın bildiği, Kur'ân'ın en kısa sûrelerinden, fakat mânâ itibariyle en genişi olan İhlâs Sûresidir.

Hadis: Ebû Hureyre rivâyet ediyor:

Birgün Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'Toplanınız, size Kur'ân'ın üçte birini okuyacağım' buyurdu.

Hadis: Enes bin Mâlik rivâyet ediyor:

Kuba Mescidinde Kubalılara imamlık yapan bir zat vardı. Namaza durduğu zaman okuyacağı sûreden önce İhlâs Sûresini okur, ondan sonra okuyacağı sûreye geçer-di. Her rekâtta böyle yapardı. Cemaatten arkadaşları kendisiyle konuştular ve dediler ki:

'Sen bu sûreyi okuyorsun, sonra da onu yeterli bul-mayarak başka bir sûre okuyorsun. Ya sadece bu sûreyi oku veya onu bırak, başka bir sûre oku.'

Ensardan olan bu zat, 'Ben bu sûreyi bırakacak değilim. Bu sûre ile size namaz kıldırmamı istiyorsanız kıldırırım, istemiyorsanız sizi bırakırım' dedi.

Cemaat bu zatı içlerinde en faziletli kişi olarak gördük-lerinden, ondan başkasının kendilerine imam olmasını istemediler. Sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem kendilerine gelince durumu ona bildirdiler.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'Ey falan, cemaatinin sözünü ettiği şeyden seni alıkoyan ve her rekâtta bu sûreyi okumaya seni sevk eden sebep nedir?'O zat, 'Yâ Resulallah, ben bu sûreyi seviyorum' dedi.

Bunun üzerine Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, 'Bu sûrenin sevgisi seni Cennete girdirecektir' buyurdu.

Hadis: Ebû Hüreyre anlatıyor:

'Resulullah (a.s.m.) ile beraberdim. Bir zatın ‘Kul hüvallahü ehad, Allahü's-Samed dediğini işittiler ve ‘Vacip oldu' buyurdular."

'Ben, ‘Ne vacip oldu?' diye sormam üzerine, ‘Cennet' dediler.'

Hadis: Hz. Enes'in rivâyetine göre, Sahabilerden birisi Pey-gamberimize (a.s.m.), 'Yâ Resulallah, bu ‘Kul hüvallahü ehad' sûresini çok seviyorum' demesi üzerine Peygamberimiz (a.s.m.) ona şöyle buyurdu:

'Ona olan sevgin seni Cennete götürür.'

 

Nâs ve Felak Sûresi:

Kur'ân'ın en son iki sûresi olan ve 'Muavvizeteyn' olarak bilinen 'Kul eûzü'ler hakkında Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) teşvik dolu ifadeleri bulunmaktadır.

Hadis: İbni Âbis el-Cühenî anlatıyor. Resulullah (a.s.m.) bana şöyle dedi:

'Yâ İbni Âbis! Sana Allah'a sığınanların okuyacağı en faziletli şeyi söyleyeyim mi?'

'Buyur yâ Resulallah' dedim.

Resul-i Ekrem (a.s.m.) şöyle buyurdu:

'Kul eûzü bi-rabbi'l-felâk' ve ‘Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs...' Bu iki sûredir.'

Hadis: Tirmizî'nin rivâyetine göre, Ukbe bin Âmir, Resulullahın (a.s.m.) kendisine her namazın sonunda Muavvizeteyn Sûrelerini okumasını tavsiye ettiğini söylemekte-dir.

Hadis: Enes bin Mâlik'in rivâyetine göre Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

'Allah Teâlâ yedi büyük sûreyi Tevrat'ın yerine; ‘Elif lâm Râ'ları ve ‘Tâ sîn'leri İncil'in yerine; ‘Tâ Sîn Mîm'lerle, ‘Hâ Mîm'ler arasını Zebûr'un yerine indirdi. Ben ‘Hâ Mîm'lerle faziletli kılındım. Benden önce hiçbir pey-gamber bunları okumamıştır.'

 

ANLAŞILAN                     :

Elbetteki her surenin bir fazileti vardır. Lakin bazı sureler bazı konularda diğerlerinden üstündür ve duaların kabul olmasına vesiledir.

Şifa bulmak için Fatiha ve Yasin Suresi

Savaşta kazanmak için Fetih suresi

Nurlanmak için Nur Suresi

Cinlerden ve büyüden korunmak için Nas Suresi

Nazardan ve hasetten korunmak için Felak Suresi

Hidayet bulmak ve felaha ermek için İnşirah Suresi

bottom of page