top of page

ABİDLİK/İBADET

Kur’ân-ı Kerîm’de bir defa tekil (âbid), on bir defa da çoğul (âbidûn, âbidîn, âbidât) şeklinde geçen âbid kelimesi sözlükte “hizmet eden, itaat eden” anlamına gelmekte, Kur’an’da ise sadece “ibadet eden, tapınan” (bk. et-Tevbe 9/112; et-Tahrîm 66/5; el-Kâfirûn 109/2-4) mânasını ifade etmektedir. 

Abit, ibadet eden demektir. Çoğulu abidin dir. İslam Dini kulluk dini değil, abidlik dinidir. Kullukta vardır, ama isteğe bağlıdır. Allah bizden ibadet bekler;

Zariyat 56. Ayet: Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.

İşte Allah'ın bizden beklediği kulluk değil abitliktir...

Abitlik;

1. İman    2. İbadet    3. Takva    4. Sünnet

İbadetler

Allah' ı Düşünerek...

1. Namaz    2. Kuran  3. Zikir  4. İlahi 

Allah Rızası İçin...

1. Hac  2. Oruç  3. Kurban   4. Zekat

Allah Emrettiği İçin...

1. Cihad   2. İrşad  3. Faziletli Sözler  4. Güzel Ahlak

GERÇEK ABİDLİK

 

Abidlik, yaratılan insan ile Yaratan Allah arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir ameliyedir. Bu yüzdendir ki, ilk inen vahiyde, Allah’ın yaratıcılığı ve insanın da yaratılmışlığı öne çıkarılmıştır:

“Yaratan; insanı yapışkan bir hücreden yaratan Rabbinin adıyla oku.”(Alak, 96/1-2).

Yine Kur’an’da, insanı Allah’a  Abidlik/Kulluk/abidlik yapmağa davet eden ilk ayette de bu ilişkiye dikkat çekilmiştir:

“Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden önceki insanları yaratan Rabbinize ibadet ediniz / Abidlik/Kulluk yapanız.”(Bakara, 2/21). 

Bundan anlaşılıyor ki, abidlik insan için bir fıtrat vazifesidir, yaratıcıya karşı bir teşekkür ifadesidir, ruhanî ve cismanî  mekanizmaların yaratılış amacını gerçekleştirmeye yönelik bir kutsal eylemdir.

Şimdi, çok özet bir halde çerçevesini çizmeye çalıştığımız abidlik hakikatini birkaç madde halinde sunmaya çalışacağız: 

Abidlik/Kulluk iki şekilde yapılır: Biri Yaratanın gıyabında, doğrudan ona hitap etmeden yapılan, diğeri ise, onun huzurunda, ona hitaben yapılan Abidlik/Kulluk.. 

1. Yaratanın gıyabında yapılan Abidlik/Kulluk, şöyle özetlenebilir: 

a. Abidlik/Kulluk:  İnsanın kâinat çapında görülen “salatanat-ı rububiyete”; yaratma, yönetme, düzenleme, dizayn etme gibi harika işlere bakıp, yüce Allah’ın büyüklüğünü tasdik etmek, sanatının güzelliğini alkışlamaktır. 

b. Abidlik/Kulluk: Allah’ın güzel isimlerinin birer yansıması olan varlıktaki güzel sanatları görmek, kendi aralarında bunları müzakere etmek ve birbirinin ibret nazarına sunmaktır.

c. Her birisi birer manevî hazine olan Allah’ın güzel isimlerinin cevherlerini, idrak terazisiyle tartmak, kalbin kıymet-şinaslığıyla takdir edip değer vermektir. 

d. Abidlik/Kulluk: Kâinatı / göklerin ve yerküresinin sayfalarını Allah’ın kudret ve hikmet kalemiyle yazılmış bir kitap olarak algılamak, mütalaa edip tefekkür etmektir. 

e. Abidlik/Kulluk: Kainat çapında görülen harika sanatlar, ince nakışlar, süslü dizaynlar penceresinden bakıp, Yüce Yaratıcının manevî cemal ve kemalini temaşa etmek, onu yakından tanımak, onu sevmek ve ona saygı duymaktır. 

 

2. Yaratanın huzurunda -ona hitaben- yapılan Abidlik/Kulluk, şöyle özetlenebilir: 

a. Abidlik/Kulluk: Her zaman Allah’ın huzurunda olduğunu idrak etmek ve ona göre bir duruş sergilemektir. Eserden müessire / sanattan sanatkâra geçmektir. 

b. Abidlik/Kulluk: Yüce Yaratıcının, harika ve mucizeli sanatlarını teşhir etmek suretiyle kendini tanıttırmak istediğini anlamak ve bu isteğini imanla karşılayıp mukabele etmektir. 

c. Abidlik/Kulluk:  Rahman ve Rahim olan Allah’ın, sonsuz rahmetinin bir yansıması olarak bin bir türlü rahmet ürünlerini sergilemekle kendini sevdirmek istediğini idrak etmek; onun bu isteğini, kendisini severek yerine getirmek, sevgisini ona tahsis etmek ve kendisi de ona Abidlik/Kulluk ederek kendini ona sevdirmeye çalışmaktır. 

d. Abidlik/Kulluk:  Sonsuz kerem ve ihsan sahibi olan Allah’ın, maddî-manevî sayısız nimetleriyle insana ikramlarda bulunup,  maddî-manevî duyu organlarına hitap edip, damağına ve dimağına keyif ve lezzetler enjekte etmek isteğini kavramak, buna mukabil; fiilleriyle, sözleriyle, tutum ve davranışlarıyla, hatta elinden gelse varlığının bütün zerreleriyle ona övgülerini, şükranlarını sunmaktır. 

e. Abidlik/Kulluk: Atomlardan galaksilere kadar her yerde yansımaları görünen Allah’ın celal ve cemal sıfatlarına karşı “Subhanellah, elhamdulillah, Allahu ekber” diyerek  hayret içinde ayakta el-pençe durmak, iki büklüm olarak rükua varmak, yüzünü yerlere sürerek secdeye kapanmaktır. 

 

Ayrıca, Abidlik/Kulluk; ibadet ve ubudiyet olarak da ikiye ayrılır: Oruç, namaz, hac, zekât birer ibadet olarak Abidlik/Kulluk olduğu gibi, hayatı kolaylaştıran, insanların yararına olan her türlü teknoloji üretmek de bir Abidlik/Kulluk görevidir.

 

Örneğin; araba yapmak, gemi yapmak, uçak yapmak, yol yapmak, köprü yapmak, çeşitli sanayi ürünlerini istihsal eden fabrikalar kurmak da bir Abidlik/Kulluktur. Şüphesiz, gerek ibadetin gerekse ubudiyetin bir değer ifade etmesi için, Allah’ın rızasını esas yapmak ve işlerinde samimi olmak şarttır.

KULLUK

Kul (Osmanlıca)

  • De, söyle, bildir (meâlinde emirdir). Türkçede "Kul", emir dinleyen hizmetkâr, Allah'ın mahlûku, Allah'a itaat ve ibadet eden veya köle mânasındadır.

  • İbâdet eden, itâat eden, hizmet eden, canlı mahlûk (insan, melek ve cin).

  • Köle.

  • İnsan.

ANLAŞILAN                :

Kul; köle, emir dinleyen manasına gelir.

İslam Dini bize Abidlik/Kulluk yapmamızı emreder. İslam Dininde Abidlik/Kulluk; Allah'a itaat ve ibadet tir. İslam Dini bize İman, İbadet, Takva ve Sünneti yerine getirmemizi emreder.

Dini terim olarak ise, niyete bağlı olarak, yapılmasında sevap, terkedilmesinde ceza lazım gelen ve yüce Allah’a (manen) yaklaşmayı ifade eden özel itaattir. Bir başka tarifle,  insanın ruh ve bedeni, dış görünüşü ve içyüzü ile, yani bütün varlığı ile yalnız Allah rızası için yapılan şuurlu bir itaat ve yakınlaşmadır. İbadette niyet şarttır. Niyet, yapılacak amelin icra edilmesinde ancak Allah’a itaat ve yakınlaşmayı kasdetmektir. Hem bilgi hem de isteği içerir. Tam şuur, hazır ruh ve uyanık kalbin işidir. Yapılacak amelin ise, Allah katında itaat olan bir amel olması gerekir ki ibadet (Abidlik/Kulluk) hasıl olsun. Yoksa sadece bir şeyi yapmak istemek, itaat ve Allah’a yakınlık anlamı taşısa da ibadet olamaz. İbadetler, sırf bedenle yapılan: Namaz, oruç ve cihad gibi; sırf malla yapılan: Zekat ve cihad gibi; hem mal, hem de bedenle yapılan hac ve cihad gibi; olmak üzere  üç kısımdır.

İbadette nihai hedef, Allahu Teâlâ’nın rızasını kazanmaktır. Bir de ara hedefler vardır. Bunların arasında misalen, ailenin ve çevremizin Allah’ın emirlerine uygun bir hayat sürdürmelerine imkan sağlamak, insan hayatını kolaylaştırmak ve engelleri ortdan kaldırmaktır. Bunu yaparken bütün amellerimizin ölçüsü ise, Allah (cc)’ın koyduğu helal-haram sınırına dikkat edilmesidir.

İbadetin zamanı insan ömrünün bütünüdür. Yani ibadetten emekliye ayrılmak ancak ölümle mümkündür. Onun için de Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde Peygamber Efendimizin şahsında bütün biz Müslümanlara şöylece tenbihte bulunmaktadır: “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet/Abidlik/Kulluk et.” (Hicr Suresi, [15:99]) Kulluğun mekanı ise, bütün bir evrendir. “Nerede olursan Allah’tan kork!…” (Tirmizî, Birr, 55; Ahmed, V, 228) ihtarını yapan Peygamber Efendimiz, hem ibadet edilecek mekanın sınırını çizerken hem de bizim takva ehli olmamızı emir buyurmuştur. Takvayı ise, “Allah’a itaat edilip isyan edilmemesi, zikredilip unutulmaması ve şükredilip nankörlük edilmemesi” şeklinde tarif buyurmuştur. (İbn  Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 72)

Yapılacak ibadetin Allah katında makbul olması için ise ibadetin kabul şartlarına uygun olmalısı gerekir. İbadetlerin kabulü için de temelde iki şart vardır. Bunlar, "İhlâs ve Sünnete" uygun amel yapmaktır. İhlas, yapılacak ameli, sırf Allah emrettiği için yapmak, terk ettiğini de sırf Allah yasakladığı için terk etmektir. Kalbi Allah’ın rızası ve Allah’a yaklaşma niyetinden başka düşüncelerden kurtarmak, korumak ve temizlemektir. Nitekim, Cenab-ı Hak, bu hususu beyan etmek üzere, “Onlar ancak şununla emrolundular: Dinde ihlaslılar ve hanifler olarak Allah’a Abidlik/Kulluk etsinler..” (Beyyine Suresi, [98:5]) Sünnete uygun olması ise, her konuda; iman, ibadet, ahlâk ve ahkâmda Hz. Peygamber (sav)’e uymaktır. Yani Peygamber gibi ve Peygamber’in iman ettiklerine iman etmek, O’nun gibi ibadet yapmak, O’nun ahlâkıyla ahlâklanmak ve ahkâmı da O’nun belirlediğine göre uygulamaktır.  “De ki, eğer siz Allah’ı seviyorsanız, bana tâbi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafûr ve Rahîmdir.” (Al-i İmran Suresi, [3:31]) ayeti bizim Peygamber sav)’a uymamızı haber veriyor. Hutbemizi bir hadis-i Şerif meali ile bitiriyoruz. Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: “Allah Teâlâ bir sözü amelsiz (tam) kabul etmez, sözü ve ameli niyetsiz kabul etmez, sözü, ameli ve niyeti de ancak sünnete uygun olmakla kabul buyurur.” (Hâkim, el-Müstedrek, II, 425)

bottom of page