
İKRAM FIKHI
İslam Neyse o ... Allah (c.c.) daima üstündür... Allahü Ekber !!!

FAZİLETLİ SÖZLER İBADETİNİN YAPILIŞI
İslam Dininde faziletli sözler çok önemlidir. Herkes birbirini bu faziletli sözlerle selamlar. Amaç hem güvende olmaktır, hemde Allah' ın rızasını kazanmaktır. Mümkün olan en fazla şekilde İslamı hayatına yansıtmaktır.
Başlıca Faziletli Sözler;
- Selamün Aleyküm (Allah'ın Selamı üzerine olsun) / Aleyküm Selam (Allah' ın Selamı seninde üzerine olsun)
- Maşallah (Nazar Değmesin)
- Süphanallah (Cenâb-ı Hakk’ı ulûhiyyetle bağdaşmayan her türlü eksiklik ve noksanlıktan tenzih etmeyi ifade eder.)
- Elhamdülillah (Allah’a hamd olsun)
- Eyvallah
1- Biri bir şey ikram edince, teşekkür ederim anlamında, eyvallah denir.
2- Ayrılıp giderken, Allah’a ısmarladık anlamında eyvallah denir.
3- Biri yardım eder misiniz diye sorunca, evet anlamında eyvallah da deniyor.
Deyim olarak da, eyvallah demek, hoş görmek, eyvallah etmemek, kimseye boyun eğmemek, Eyvallahı olmamak, müdarası olmamak demektir. Arapça olarak, iy-vallah, vallahi öyledir anlamına gelir. Bu bakımdan mecbur kalmadıkça, bu kelimeyi kullanmamalıdır!
BESMELE, EUZÜ BESMELE TEFSİRİ
Bismillah Kelime Kökeni
~ Ar bi-ismi-allāhi بسم الله Allahın adıyla → bi+1, isim, allah
Bismillah
Okunuşu: Bismillah
Anlamı: Allah' ın adıyla.
Besmele
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Okunuşu: “Bismillahirrahmanirrahîm.”
Anlamı: “Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adı ile..”
Besmele, Allah’ı anmaktır. O’nun ismi ile başlamaktır. Sözlük anlamında geçen “besmele çekmek” ise bir işe başlarken “Bismillahirrahmanirrahim” sözünü söylemek anlamına gelmektedir.
Kuran'da surelerin başında bulunan Besmele, aynı zamanda Neml Suresi’nin 30. ayetinde de geçmektedir. Bazı görüşlere göre Fatiha Suresi’nin ilk ayetidir. Besmele Tevbe Suresi hariç bütün surelerin başlangıcında yer almaktadır. Güncel hayatta sıklıkla bazen de Bismillah (Allah’ın adıyla) şeklinde kısaltma olarak kullanılır.
İstiâze:
اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Okunuşu: “Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm.”
Anlamı: “Kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığınırım.”
İstiaze “sığınma ve yardım talebi” demektir. Kur’an’ın açık bir emridir. İki ayrı ayette gelir. İkisi de birbirine yakın zamanlarda inmiş olan Nahl ve Mü’minun surelerinde yer alır. Birincisinde doğrudan Kur’an okuyana bir emirdir:
Nahl Suresi 16.98. Ayet: Diyanet Meali:
Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
İkincisinde Kur’an okuyanla sınırlı olmaksınız yine emir olarak gelir:
Muminun Suresi 23.97. Ayet: Diyanet Meali:
De ki: "Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım."
BESMELE VE İSTİAZE HADİSLER
Hadis: Ebû Hüreyre’nin -radıyallahu anh- naklettiğine göre, Allah Resûlü şöyle buyurmuştur:
“Yüce Allah'ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir/sonuçsuzdur.” (HM8697 İbn Hanbel, II, 360.)
Hadis: Hz. Âişe'nin rivayet ettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Biriniz yemek yiyeceği zaman 'Bismillâh' (Allah'ın adıyla) desin. Eğer yemeğin başında besmele çekmeyi unutursa, 'Bismillâhi fî evvelihî ve âhirihî' (Başında da sonunda da Allah'ın adıyla) desin.” (T1858 Tirmizî, Et'ıme, 47.)
Hadis: Câbir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “(Evine girdiğin zaman) besmele çekerek kapını kapa. Çünkü şeytan (besmeleyle) kapanan bir kapıyı açamaz. Besmele çekerek lambanı söndür. Besmele çekerek, (enine koyacağın) bir tahta parçası ile de olsa kabını(n ağzını) ört. Yine besmele çekerek su kabını(n ağzını da) ört.” (D3731 Ebû Dâvûd, Eşribe, 22.)
Hadis: Berâ'dan nakledildiğine göre Hz. Peygamber (sav) yatağına yattığında, “Allâhümme bismike ahyâ ve bismike emût ” (Allah'ım! Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm. ) buyurur; uykudan uyandığında da “Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba'de mâ emâtenâ ve ileyhi'n-nüşûr.” (Canlarımızı aldıktan sonra bizi dirilten Allah'a hamdolsun; diriltmek yalnız ona mahsustur. ) buyururdu. (M6887 Müslim, Zikir, 59.)
Hadis: İbn Ömer'in naklettiğine göre, cenaze kabre konulurken Hz. Peygamber (sav) şöyle derdi: “Bismillâhi ve alâ milleti Resûlillâh ” [(Seni) Allah'ın adıyla ve Resûlullah'ın dini üzere (kabre koyuyoruz). ] (İM1550 İbn Mâce, Cenâiz, 38)
Hadis: Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bilcümle semavi kitâbların anahtarı «Rahman, Rahîm Allah adı ile» dir; yani besmeledir.”(Râmûzû’l-ehâdîs, 241, Suyûtî, el-Câmiûs-Sağir, no: 3111)
“Her günün sabahında ve her gecenin akşamında:
Hadis: «Allah’ın adıyla ki, O’nun adı sayesinde ne semâda, ne yeryüzünde, hiç bir şey zarar veremez. O her şeyi işiten, her şeyi hakkıyle bilendir» diyen ve bunu üç defa tekrarlayan kimseye hiç bir şey zarar veremez.” (Ebû Dâvud, Edeb, 101; İbn-i Mâce, Duâ, II; İbn Hanbel, I, 62, 66, 72)
Hadis: Ebû Sâid el-Hudri (r.a.) den: Resûlullah (s.a.v.) gece namaz kılmaya kalktığında, namaza başlar sonra “sübhaneke” duasını okurdu. Bundan sonra üç kere, “Allah'dan başka hiç bir ilah yoktur” anlamına gelen lâ ilahe illallah” kelime-i tevhidini söylerdi. Sonra da üç kere “Allahü ekber kebiren” der ve “koğulmuş şeytanın kalbe getireceği kötülüklerden kibirden, üflemesiyle sihrinden, fısıltısından, Allah'a sığınırım” diyerek O'na sığınır, sonra da Kur'an okumaya başlardı.
ANLAŞILAN :
Besmele, İstiaze
Bismilllah, Allah' ın adıyla demektir.
Bismillahirrahmanirrahim, Esirgeyen bağışlayan Allah' ın adıyla demektir.
Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm, Kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığınırım demektir.
Besmele Fazileti
“Yüce Allah'ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir/sonuçsuzdur.”
Allah’ın adıyla ki, O’nun adı sayesinde ne semâda, ne yeryüzünde, hiç bir şey zarar veremez. O her şeyi işiten, her şeyi hakkıyle bilendir» diyen ve bunu üç defa tekrarlayan kimseye hiç bir şey zarar veremez.
Bir işe başladığınızda, eve girerken, namaza kalktığınızda, yemeğe başlarken vb. Besmele çekinki işleriniz haırlı olsun. Bereketsiz olmasın.
İstiaze Fazileti
Kuran okuduğun zaman İstaze yapki, şetanın şerrinden korun, sana ilizyon yapamasın yanlış okutmasın.
Şeytanın şerrindem korunmak için euzü besmele/istiaze yapki şeytan musallat olamasın.
KELİME-İ ŞEHADET VE FAZİLETİ
Kelime-i Şehadet okunuşu: "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" demektir.
Kelime-i Şehadet Anlamı: Bir kimse “Sahitlik ederim ki Allah’tan baska ilâh yoktur ve yine sahitlik ederim ki Muhammed O’nun kulu ve rasûlüdür”
Şehadet Kelime Kökeni
~ Ar şahāda ͭ شهادة [#şhd msd.] 1. şahitlik, 2. şehitlik < Ar şahida شهد tanık oldu, tanıklık etti, mahkemede yemin etti, kelime-i şehadet getirdi → şehit
Hadis: Ebû Hüreyre (r.a) şöyle anlatır:
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in etrafında, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in de bulunduğu bir grup insanla oturuyorduk. Bir ara Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) aramızdan kalkıp gittiler. Uzunca bir süre dönmeyince, başına kötü bir hâl gelmesinden korktuk ve telaşla yerimizden kalktık. Bu endişeyi ilk duyan bendim. Allah Rasûlü’nü araya araya Ensâr’dan Neccâr Oğulları’na ait bir bahçeye geldim. Giriş kapısını arayarak bahçenin etrafını dolandım; fakat bir kapı bulamadım. Bahçenin dışındaki bir kuyudan içeriye su veren küçük bir ark gördüm ve oradan büzülerek Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in yanına girdim.
“–Ebû Hüreyre! Sen misin?” diye sordular.
“–Evet, yâ Rasûlullah!” dedim.
“–Ne haber?” buyurdular.
“–Aramızda otururken kalkıp gittiniz; geri dönmediğinizi görünce, Siz’e bir kötülük yapılmasından korkup telaşlandık. İlk endişe duyan da ben oldum. Kalkıp bu bahçeye geldim ve tilki gibi iki büklüm içeri girdim. Diğerleri de arkadan geliyorlar” dedim.
Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v):
“–Ebû Hüreyre!” diye seslendikten sonra ayakkabılarını çıkarıp verdiler ve:
“–Şu ayakkabılarımı alıp geri dön! Bu duvarın arkasında, gönülden inanarak «Lâ ilâhe illallah» diyen kime rastlarsan, onu Cennet’le müjdele!” buyurdular.
Kendisine ilk rastladığım Ömer (r.a) oldu. Bana:
“–Ebû Hüreyre! Bu elindeki ayakkabılar da nedir?” diye sordu. Ben de:
“–Bunlar Allah Rasûlü’nün ayakkabılarıdır. Bunları bana, sözlerimin doğruluğuna alâmet olsun diye verdiler ve gönülden inanarak «Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur» diyen kime rastlarsam onu Cennet’le müjdelememi emrettiler” dedim.
Bunun üzerine Ömer (r.a) eliyle göğsüme vurunca, arka üstü düşüverdim. Bana:
“–Dön geri, Ebû Hüreyre!” dedi.
Ben de hemen Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in yanına döndüm; neredeyse hüngür hüngür ağlayacaktım. Meğer Ömer (r.a) beni takip etmiş. Baktım ki arkamdan geliyor.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) bana dönerek:
“–Ne oldu sana, Ebû Hüreyre?” diye sordular. Ben de:
“–Yolda Ömer’e rastladım. Benimle gönderdiğiniz haberi kendisine söyleyince göğsüme öyle bir vurdu ki, arka üstü yere düştüm. Bana geri dönmemi söyledi” dedim.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) ona dönerek:
“–Ömer! Niçin böyle yaptın?” diye sordu. O da:
“–Yâ Rasûlallah! Anam babam Siz’e feda olsun. Ebû Hüreyre’ye ayakkabılarınızı vererek, yolda rastladığı kimselerden bütün kalbiyle «Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur» diyenleri Cennet’le müjdelemesini emrettiniz mi?” diye sordu.
Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) de:
“–Evet” diye beni doğruladılar. Ömer (r.a):
“–Aman yapmayın yâ Rasûlullah! Halkın bu müjdeye güvenip tembelleşmesinden korkarım. Bırak ibadet etsinler!” dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):
“–Pekâlâ, bırak onları!” buyurdular. (Müslim, Îmân 52)
“Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullâh” Cennet’in anahtarıdır. Ancak bir anahtarın, kilidi kolayca açabilmesi için dişlere ihtiyâcı vardır. Cennet anahtarının dişleri de ibâdetler ve sâlih amellerdir. Aslında Efendimiz (s.a.v) bunu kastediyordu. Ömer (r.a) ise bazı anlayışsız insanların bu hadîs-i şerîfe güvenerek ibâdetlere ehemmiyet vermeyeceğinden korkuyordu. Son derece mülâyim ve yumuşak huylu olan Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz, onun teklîfini kabul ederek bu endişesini izâle ettiler.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Hz. Ömer'den 111 Hayat Ölçüsü, Erkam Yayınları, 2015
ANLAŞILAN :
Kelime-i Şehadet
Kelime-i Tebhid ile Kelime-i Şehadet aynıdır. Lakin Kelime-i Şehadette iman etme, şahitlik etmek vardır. Bu yüzden iman edene Kelime-i Şehadet söyletilir. Böylece İslamı kabul etmiş olursunuz.
Şehadet ederim ki Allah' tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed onun kulu ve resulüdür. Diyerek iman ederiz yani kabul eder inanırız.
Kelime-i Şehadet Fazileti
“Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullâh” Cennet’in anahtarıdır. Ancak bir anahtarın, kilidi kolayca açabilmesi için dişlere ihtiyâcı vardır. Cennet anahtarının dişleri de ibâdetler ve sâlih amellerdir.
KELİME-İ TEVHİD VE FAZİLETİ
Okunuşu: "La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah"
Anlamı: "Allah'tan başka İlah yoktur. Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Resuludur."
“Zât-ı ilâhiyyeyi zihinde canlandırılabilecek her şeyden berî kılmak” anlamındaki tevhîd ile burada “cümle” mânasına gelen kelimeden oluşan kelime-i tevhid (kelimetü’t-tevhîd) tabiri Allah’tan başka tanrının bulunmadığını ifade eden cümlenin adıdır.
Tevhid inancı hak dinin temelini teşkil eder. İslâm dinine girmek isteyen kimsenin yapması gereken ilk şey kelime-i tevhidi içtenlikle benimsemesidir. Kelime-i tevhid hayatın birçok safhasında insana telkin edilir. Yeni doğan çocuğa isim konulurken kulağına kelime-i tevhid fısıldanır, son demlerinde olan kimseye de kelime-i tevhidi söylemesi telkin edilir.
Kelime-i tevhidin aslı “lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah” cümlelerinden ibaret olup “Allah’tan başka tanrı yoktur, Muhammed Allah’ın elçisidir” şeklinde Türkçe’ye çevrilir.
Kelime-i tevhid, inanç esaslarının ve dolayısıyla dinin özünü oluşturan iki temel üzerine kurulmuştur.
Bunların ilki Allah’ın yüceliğini ve birliğini, ikincisi de O’nun insanlarla münasebetini sağlayan nübüvveti vurgulamaktadır.
Kelime-i tevhid gramer açısından incelendiğinde önce “lâ” olumsuzluk edatı ile hiçbir tanrının bulunmadığı, sonra da sadece bir ve gerçek tanrı olan Allah’ın varlığının ispat edildiği görülür. Bu ise tevhid ilkesinde öncelikle şirke sebebiyet verecek inançların geçersiz hale getirilmesi, ardından ispatın gerçekleştirilmesinin gerektiğini gösterir.
KELİME-İ TEVHİD HAKKINDA HADİSLER
Hadis: Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Ey insânlar, ‘lâ ilâhe illallâh’ deyin, kurtuluşa erin.” [(SAHÎH HADÎS:) İbn Hibbân (6562); Dârakutnî (2976)…]
Hadis: Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Zikrin en faziletlisi ‘lâ ilâhe illallâh’, duânın en faziletlisi ‘el-Hamdulillâh’tır.” [(HASEN HADÎS:) Tirmizî (3383); İbn Mâce (3800)…]
Hadis: Ebû Hureyre radîyallâhu anh’dan rivâyet edilen hadîste, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “İhlâs ile ‘lâ ilâhe illallâh’ diyen hiçbir kul yoktur ki, büyük günâhlardan sakınması şartıyla onun için göğün kapıları Arşa varıncaya kadar açılmasın.” [(HASEN HADÎS:) Tirmizî (3590); Nesâî (el-Kubrâ: 10601)…]
Hadis: Ebû Hureyre radîyallâhu anh’dan rivâyet edilen hadîste, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “İnsânlar ‘lâ ilâhe illallâh’ deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Kim ‘lâ ilâhe illallâh’ derse meşru bir gerekçesi dışında canını ve malını benden korumuş olur. Onun hesâbı -bundan sonra- Allâh’a aittir.” [(SAHÎH HADÎS:) Buhârî (6924); Müslim (32)…]
Hadis: Ebû Hureyre radîyallâhu anh’dan rivâyet edilen hadîste, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Her kim ‘lâ ilâhe illallâh’ derse, zaman içinde, birgün kendisine isâbet edecek bir musîbet gelip çatmadan ondan (mutlaka) faydalanır.” [(SAHÎH HADÎS:) Taberânî (6396); Bezzâr (8292)…]
Hadis: Muâz bin Cebel radîyallâhu anh’dan rivâyet edilen hadîste, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Lâ ilâhe illallâh’a ve benim Allâh’ın Rasûlü olduğuma kalbiyle yakîn ederek şehâdet ederek ölen hiç bir kimse yoktur ki, Allâh onun günâhlarını bağışlamasın.” [(SAHÎH HADÎS:) İbn Mâce (3796); Nesâî (Kübrâ: 10909)…]
Hadis: Ebû Hureyre radîyallâhu anh’dan rivâyet edilen hadîste, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kıyâmet günü şefâatimle insânların en mutlu olacak olanı, kalbinden ya da içinden ihlâs ile ‘Lâ İlâhe İllallâh’ diyen kimsedir.” [(SAHÎH HADÎS:) Buhârî (99); Ahmed (8858)…]
Hadis: Enes bin Mâlik radîyallâhu anh’dan rivâyet edilen hadîste, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kalbinden sıdk ile ‘lâ ilâhe illallâh’ Muhammeden Rasûlullâh’a şehâdet eden hiçbir kimse yoktur ki, Allâh ona, Cehennemi haram kılmasın.” [(SAHÎH HADÎS): Buhârî (128); Müslim (53)…]
Hadis: Ebû Hureyre radîyallâhu anh’dan rivâyet edilen hadîste, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Lâ ilâhe illallâh Muhammeden Rasûlullâh’a şehâdet ederim, Allâh’ın huzûruna bu ikisinde şek etmeden çıkan kimse Cennete girer.” [(SAHÎH HADÎS): Müslim (44); İbn Hibbân (6530)…]
ANLAŞILAN :
Kelime-i Tevhid
La ilahe illallah, muhammedun Resulullah.
"Allah'tan başka İlah yoktur. Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Resuludur." demektir.
Kelime-i Tevhid Faziletleri
Ey insânlar, ‘lâ ilâhe illallâh’ deyin, kurtuluşa erin.
“Zikrin en faziletlisi ‘lâ ilâhe illallâh’, duânın en faziletlisi ‘el-Hamdulillâh’tır.”
“İhlâs ile ‘lâ ilâhe illallâh’ diyen hiçbir kul yoktur ki, büyük günâhlardan sakınması şartıyla onun için göğün kapıları Arşa varıncaya kadar açılmasın.”
“Her kim ‘lâ ilâhe illallâh’ derse, zaman içinde, birgün kendisine isâbet edecek bir musîbet gelip çatmadan ondan (mutlaka) faydalanır.”
“Lâ ilâhe illallâh’a ve benim Allâh’ın Rasûlü olduğuma kalbiyle yakîn ederek şehâdet ederek ölen hiç bir kimse yoktur ki, Allâh onun günâhlarını bağışlamasın.”
“Kıyâmet günü şefâatimle insânların en mutlu olacak olanı, kalbinden ya da içinden ihlâs ile ‘Lâ İlâhe İllallâh’ diyen kimsedir.”
“Kalbinden sıdk ile ‘lâ ilâhe illallâh’ Muhammeden Rasûlullâh’a şehâdet eden hiçbir kimse yoktur ki, Allâh ona, Cehennemi haram kılmasın.”
“Lâ ilâhe illallâh Muhammeden Rasûlullâh’a şehâdet ederim, Allâh’ın huzûruna bu ikisinde şek etmeden çıkan kimse Cennete girer.”
SELAMLAŞMA TEFSİRİ
SELAMÜN ALEYKÜM
Selamünaleyküm ya da esselamu aleyküm
Allah (c. c.)' ın selamı üzerine olsun.
ALEYKÜM SELAM
Allah (c. c.)' ın selqmı seninde üzerine olsun.
SELAMLAŞMA HAKKINDA AYETLER
Nûr sûresi (24), 27. Ayet: Diyanet Meali:
Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.
Nûr sûresi (24), 61. Ayet: Diyanet Meali:
Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Bir arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur.
Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selâm verin. İşte Allah, düşünesiniz diye âyetleri size böyle açıklar.
Nisâ suresi (4), 86. Ayet: Diyanet Meali:
Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.
SELAMLAŞMA HAKKINDA HADİSLER
Hadis: Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Bir adam, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– İslâm’ın hangi özelliği daha hayırlıdır, diye sordu? Resûl-i Ekrem:
“Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermendir” buyurdu.
Buhârî, Îmân 20; İsti‘zân 9, 19; Müslim, Îmân 63. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 131; Nesâî, Îmân 12.
Hadis: İmrân İbni Husayn radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve:
– es-Selâmü aleyküm, dedi. Hz. Peygamber onun selâmına aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam oturdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “On sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir başka adam geldi, o da:
– es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah, dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selâmın aynıyla mukâbelede bulundu. O kişi de yerine oturdu. Hz. Peygamber:
– “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam geldi ve:
– es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh, dedi. Hz. Peygamber o kişiye de selâmının aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Efendimiz:
– “Otuz sevap kazandı” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Edeb 132)
Hadis: Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Binitli olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olan çok olana selâm verir. ”
Buhârî, İsti’zân 5, 6; Müslim, Selâm 1; Âdâb 46. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 134; Tirmizî, İsti’zân 14
Hadis: Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin. ” (Ebû Dâvûd, Edeb 135)
Hadis: Selam Vermek ve Almak Farzdır
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı altıdır.’
Sahabeler:
–Onlar nedir? Ya Rasulallah! diye sordular.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
1) Ona rastladığın zaman selam ver,
2) Seni davet ederse, davetine icabet et,
3) Senden nasihat isterse ona nasihat et,
4) Hapşırınca elhamdulillah derse, ona yerhamukellah de,
5) Hastalanırsa ona hasta ziyareti yap,
6) Öldüğünde arkasından git’ buyurdu.”
Müslim 2162/4, 5, Buhari 1239
ANLAŞILAN :
Selamlaşma
Selamün aleyküm-Aleyküm selam diyerek selamlaşılır.
Allah (c.c.)' nün selamı üzerine olsun deriz.
Selamlaşmak sevab ve sünnettir.
Selama karşılık vermek farzdır. Daha güzeliyle selam verilir.
Bir eve girerken selam vermek farzdır.
“Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin.
Selamlaşma Fazileti
Selamlaşmak 10 (On) Sevabtır.
İslâm’ın hangi özelliği daha hayırlıdır, Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermendir”
Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı altıdır.
1) Ona rastladığın zaman selam ver,
2) Seni davet ederse, davetine icabet et,
3) Senden nasihat isterse ona nasihat et,
4) Hapşırınca elhamdulillah derse, ona yerhamukellah de,
5) Hastalanırsa ona hasta ziyareti yap,
6) Öldüğünde arkasından git.
SALAVAT VE FAZİLETİ
Aleyhisselam:
Manası: Allah'ın selamı, onun üzerinde olsun anlamına gelir.
Aleyhissalatu vesselam:
Manası: Allah'ın salatu selamı onun üzerinde olsun anlamına gelir.
Sallahu aleyhi ve sellem:
Manası: Allahu Teala, Ona salatu selam etsin anlamına gelir.
Salavat Getirme ( En Kısa Hali) : “Âllâhümme salli alâ Muhammed.”
Salavat Anlamı Nedir: “Allâh’ım, Efendimiz, büyüğümüz Muhammed’e, salatu selam eyle.” demektir.
Allahumme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed:
Manası: Allah'ım ! ( peygamberimiz ) Hz Muhammed'e ve aline (evladu iyaline )rahmet eyle anlamına gelir.
Allahumme salli ala seyyidina Muhammed'in ve ala alihi sahbihi ve sellim
Manası: Ey Allah'ım ! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle. ( Rahmet et, selametlik ver. )
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'e salatu selam getirmek için sadece '' Allahümme salli ala Muhammed '' demek de yeterlidir. Ancak pek çok salavat çeşidi vardır. Bunların arasında en meşhur olanları namazdan tahiyyattan sonra okunan salli ve barik dualarıdır.
Ahzab Suresi 33.56. Ayet: Diyanet Meali:
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.
SALAVAT HAKKINDA HADİSLER
Hadis: '' Kabrimi bayram yerine çevirmeyin. Bana salat ve selam edin.
Çünkü nerede olsanız salat ve selamınız bana ulaşır.'' ( Ebu Davud, menasik:97 )
Hadis: '' Günlerinizin en üstünü cuma günüdür. O gün bana çok salat ve selam getirin. Çünkü sizin salat ve selamlarınız bana sunulur.'' ''Ey Allah'ım Elçin ölüp de senden bir iz kalmadıktan sonra salat ve selamlarımız sana nasıl sunulur?'' Peygamberimiz buyurdu ki: '' Allah, peygamberlerin cesetlerini çürümeyi toprağa yasaklamıştır.'' ( Ebu Davud, Salat:201.)
Hadis: '' Yeryüzünde Allah'ın seyyah melekleri vardır; ümmetimin selamlarını bana ulaştırırlar. '' ( Müstedrek, 2:456, no. 3576 )
ANLAŞILAN :
Salavat
Salavat, Allah' ın resulü Hz. Muhammed (S.a.v.)' e selam etmektir.
Sevaptır. Müstehaptır.
Salavatın Hükmü
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.
Bana salat ve selam edin.
Günlerinizin en üstünü cuma günüdür. O gün bana çok salat ve selam getirin. Çünkü sizin salat ve selamlarınız bana sunulur.'
Yeryüzünde Allah'ın seyyah melekleri vardır; ümmetimin selamlarını bana ulaştırırlar.
FAZİLETLİ SÖZLER
Maşallah: Allah ne güzel dilemiş, ne güzel yaratmış.
Subhanallah: Allah her noksan sıfattan münezzehtir. (Mükkemmel olan sadece Allah’tır)
Tebarekallah: Allah bereketli kılsın, bereketli olsun
Hasbünallahü ve nimel vekil: Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.
Elhamdülillah: Allah'a şükürler olsun.
Allahü Ekber: Allah en büyüktür.
Estağfurullah: Allah'tan af ve mağfiret dilerim.
Eyvallah: Evet, Allah razı olsun, teşekkürler.