
İKRAM FIKHI
İslam Neyse o ... Allah daima üstündür... Allahü Ekber !!!

TEFEKKÜR
Herhangi bir mesele hakkında düÅŸünme, zihni yorma, derin düÅŸünme ve iÅŸin ÅŸuuruna varma. İslami terim olarak Tefekkür, düÅŸünmek demeksede İslamda yaratılmışların mucizesinden, harikuladeliklerinden düÅŸünerek Allah' a ulaÅŸmak demektir.
Ali İmran Suresi 191. Ayet: Diyanet Meali
“…Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve ÅŸöyle derler:) «Rabbimiz! Sen bunu boÅŸuna yaratmadın. Senʼi tesbîh ederiz. Bizi Cehennem azâbından koru!»”
​
Tefekkür, “düÅŸünmek ve hatırlamak anlamındaki fikr kökünden türeyen tefekkür, düÅŸünme” demektir. Tefekkür, insanı diÄŸer varlıklardan farklı kılan ayırıcı bir özelliktir. Kur'ân'-da bu kavram fiil ÅŸeklinde 18 âyette geçmiÅŸ, düÅŸünülmesi teÅŸvik edilmiÅŸ ve düÅŸünenler övülmüÅŸtür.
DüÅŸünmek anlamına gelen tefekkür hakkında Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh- da ÅŸöyle buyuruyor: “Bir saat tefekkür; kırk gece nâfile ibâdetten üstündür.” Peki tefekkürü nasıl yapmalıyız? Örnekleri ile birlikte istifadenize sunuyoruz.
TEFEKKÜR BEÅž ÇEŞİTTİR​
​
1. Allah Teala'nın yarattığı ÅŸeylere bakıp, O'nun yüceliÄŸini düÅŸünmek.
Bundan marifet yani Rabbini tanımak hasıl olur.
2. Allah Teala'nın nimetlerini ve ihsanlarını düÅŸünmek.
Bundan muhabbet hasıl olur.
3. Allah Teala'nın vaad ettiÄŸi nimetleri ve mükafatları düÅŸünmek.
Bundan ibadete karşı rağbet ve ibadet yapma şevki hasıl olur.
4. Allah Teala'nın azabını düÅŸünmek.
Böyle tefekkür eden kimse, Allah’a isyan etmekten sakınır.
5. Allah Teala'nın verdiÄŸi nimetler ve ihsanları yanında, nefsin kötülüklerini düÅŸünmek.
Bundan da geçmiÅŸ günahları hatırlayarak Allah’a karşı haya, utanma hasıl olur.
Kaynaklar
Sülemî,Tabakâü’s-Sûfiyye, s.281; Kalp Âlemi (Kalbin Sâlih Amelleri, s.62-63) Siraceddin Önlüer
TEFEKKÜR, YARATILMIÅžLARDAN ALLAH' A ULAÅžMA
Dünyayı, ayı, yıldızları, güneÅŸi ve uzayın kendi kendine olması mümkün mü?
İnsanların, hayvanların, bitkilerin ve meleklerin kendi kendine olması mümkün mü?
Kusursuz bir bedene sahip erkek ve kadının kendi kendine olması mümkün mü?
Dünya, ay yıldızlar güneÅŸin etrafında yörüngede yüzer ve hiç birbirlerine çarpmazlar bu düzenin kendi kendine olması mümkün mü?
Atmosfer tabakası olmasa oksijen uzaya dağılır ve nefes alamayız, bunun kendi kendine olması mümkün mü?
Atmosfer tabakası birtek dünyada vardır, yaÅŸamda sınav olan Dünyada dır. DiÄŸer gezegenler Kuranda belirtildiÄŸi gibi bizim hizmetimiz içindir.
HerÅŸeyin kendi kendine yerden bitmesi veya kendi kendine oluÅŸması mümkün mü?
İşte bütün bunları yaratan bu sistemi bu dengeyi kuran bir yaratıcı olduÄŸu çok açıktır…
İşte o yaratıcının adı Allah (c.c.)' tır…
TEFEKKÜR, DÜNYA İNCELEMESİ
​
Dünya’nın yaratılışını açıklayan iki teori vardır.
Bunlardan bir tanesi Dünya’nın güneÅŸten kopma bir parça olduÄŸu dur. Bu teoriye göre Dünya milyonlarca yıl soÄŸuyacak dışı kurumuÅŸ, merkezi hala yanmaktadır.
Ama öyleyse denizler nasıl oluÅŸtu, atmosfer nasıl oluÅŸtu. Bitkiler nasıl meydana geldi. İnsanlar cinler nasıl oluÅŸtu, oluÅŸmaz çünkü hiçbirÅŸeyi kendi kendine olmaz…
İkinci teoriye göre gaz ve toz bulutu un çarpışmasıyla oluÅŸtu. O zaman denizler nasıl oluÅŸtu, atmosfer nasıl oluÅŸtu. İnsanlar ve cinler nasıl oluÅŸtu. OluÅŸmaz, hiçbir ÅŸey kendi kendine olmaz…
Yaratmak Allah' a mahsustur…
​
Bilim Adamları suyun, bitkilerin, insanların ve hayvanların nasıl oluÅŸtuÄŸunu açıklayamıyor... Ve atmosfer tabakasının ...
Tabiki bunlar kendi kendine olmaz... Allah yarattı...
​
DüÅŸünün Dünya' nın nasıl varolduÄŸunu düÅŸünün bilim adamlarının söylediÄŸi gibi olmadığını göreceksiniz.
DoÄŸada hiçbirÅŸey kendi kendine olmaz... Yoktan varetmek Allah'a mahsustur... HerÅŸeyi Allah yaratmıştır...
​
Herşey nasıl varoldu kendi kendine mi? İmkansız bir yaratıcı bir vareden şart, yaratıcımız Allah' tır...
Biz insanoÄŸlu Allah' ın yarattığını kullanırız, kendimiz birÅŸey yaratamayız, yaratmak Allah' a mahsustur. Dünyayı nasıl yarattığını Kur-an'ı Kerim de açıklamaktadır.
​
BİLİM ADAMLARINA GÖRE DÜNYANIN OLUÅžUMU
Cuma 21 Åžubat 2020 17:22
​
Dünya'nın oluÅŸumu yakınındaki Mars ve Ay'dan farklılık gösteriyor (NASA)
GüneÅŸ Sistemi’nin erken dönemlerinde, Dünya daha önce düÅŸündüÄŸümüzden çok daha kısa sürede oluÅŸtu. Meteorlarda bulunan demir izotoplarının yeni analizine göre, Dünya’nın büyük bir kısmı 5 milyon yıl önce bir araya geldi. Bu sayı daha önce düÅŸünülen modellerden çok daha kısa bir süreye iÅŸaret ediyor.
Science Alert'ün haberine göre bu deÄŸiÅŸiklik gezegen oluÅŸumuna dair mevcut anlayışımıza önemli bir katkı sunuyor. Bu geliÅŸmeyle, Mars ve Dünya gibi birbirine yakın benzer tipteki gezegenler arasında da gezegenlerin oluÅŸumunda etkili olan mekanizmaların düÅŸündüÄŸümüzden çok daha çeÅŸitli olabileceÄŸi anlaşılıyor.
Gezegenlerin oluÅŸumuna dair kesin bilgilere henüz sahip deÄŸiliz. Astronomların hayli iyi bir fikri olsa da bunu hareket halinde gözlemlemek epey zor. Genel hatlarıyla gezegen oluÅŸum süreci yıldız oluÅŸumuyla baÄŸlantılı. Yıldızlar, gaz ve toz bulutlarının kendi kütle çekiminde çöktüÄŸünde ve dönmeye baÅŸladığında oluÅŸur. Bu da tıpkı bir kanalın etrafında dönen su gibi etraftaki gaz ve tozun dönmesine neden olur.
Döndükçe de düz bir disk oluÅŸturan tüm materyal, büyüyen yıldızı besler. Fakat bu diskin tamamı yıldızın içine çekilmez, geriye kalan öngezegen diye adlandırılır ve gezegenlerin oluÅŸumu devam eder. Bu da GüneÅŸ Sistemi’nde yer alan töm gezegenlerin neden GüneÅŸ’in etrafında hizalandığını açıklıyor.
-
Uzaydan toplanan örnekler, ÅŸiddetli GüneÅŸ patlamalarının sebebine ayna tutuyor
-
Ay tozu "atom atom" analiz edildi: Büyük keÅŸiflere zemin saÄŸlayabilir
Gezegen oluÅŸumundaysa, disk etrafındaki küçük toz ve taÅŸ parçalarının elektrostatik olarak birbirine tutunduÄŸu düÅŸünülüyor. Böylece büyüdüklerinde, kütle çekimsel kuvvetleri de artıyor. Tam bir gezegen olana kadar da diÄŸer yığınları çekmeye devam ediyorlar.
Dünya için bu sürenin onlarca milyon yıl aldığı düÅŸünülüyordu. Fakat Danimarka’daki Kopenhag Üniversitesi’nden bilim insanları Dünya kabuÄŸundaki demir izotoplarının bu durumun tersine iÅŸaret ettiÄŸini öne sürüyor.
Dünya, Ay, Mars, meteorlar doÄŸal olarak oluÅŸan, Fe-56 veya Fe-54 gibi demir izotoplarını barındırır. Ancak Ay, Mars ve pek çok meteor benzer izotop oranına sahipken, Dünya’da önemli ölçüde daha az Fe-54 bulunuyor.
Dünya’yla benzer kompozisyona sahip tek taÅŸ CI kondritleri diye adlandırılan nadir türdeki meteor. Bu meteorlarla ilgili ilginç olan ÅŸey, bir bütün olarak GüneÅŸ Sistemi’yle benzer bir kompozisyona sahip olması.
Gezegen oluÅŸumuna yönelik mevcut modellere göre, eÄŸer maddeler bir araya geldiyse Dünya kabuÄŸundaki demir izotopu oranı pek çok farklı meteorun birleÅŸiminin bir örneÄŸi olabilir.
Gezegenimizin kompozisyonunun sadece CI kondritleriyle kıyaslanabiliyor olması farklı bir oluÅŸum modeline iÅŸaret ediyor. TaÅŸların birbirine çarpması yerine, araÅŸtırmacılar Dünya’nın demir çekirdeÄŸinin kozmik toz yaÄŸmuruyla daha erken oluÅŸtuÄŸunu düÅŸünüyor. Bu büyük taÅŸların bir araya gelmesinden daha hızlı bir sürece iÅŸaret ediyor.
Yaklaşık 5 milyon yıl süren öngezegen diskinin ve içindeki fazla CI tozunun Dünya’ya yaÄŸmış olabileceÄŸi nedeniyle, araÅŸtırmacılar Dünya’nın bu zaman diliminde oluÅŸmuÅŸ olabileceÄŸi sonucuna vardı.
AraÅŸtırmacılardan Martin Bizarro, “EÄŸer gezegen oluÅŸumuna dair teori doÄŸruysa, bu suyun Dünya gibi bir gezegenin oluÅŸumunda muhtemel sadece bir yan ürün olduÄŸunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Araştırma Science Advances isimli bilimsel yayında yayımlandı.
Independent Türkçe, Science Alert
Derleyen: Esra Güngör
TEFEKKÜR, İNSAN İNCELEMESİ
İnsanın topraktan yaratılması üzerine çok spekülasyonlar yapılmıştır. Biyoloji ve kimya gibi bilimlerin ilerlemesiyle; hem toprağın, hem de insan vücudunun analitik incelemesi yapıldı.
Bu incelemeler sonucunda insan vücudunun içerdiÄŸi maddeler ile toprağın içerdiÄŸi maddelerin tamamen aynı olduÄŸu anlaşıldı.
Bu maddeler alüminyum, demir, kalsiyum, oksijen, silikon, sodyum, potasyum, magnezyum, hidrojen, klor, iyot, manganez, kurÅŸun, fosfor, bakır, gümüÅŸ, karbon, çinko, kükürt ve azottur.
Amerika’daki bir kimya bürosunun yaptığı analize göre insan vücudunun %65’i oksijen, %18’i karbon, %10’u hidrojen, %3’ü azot, %1.5’u kalsiyum, %1’i fosfor, geri kalanı da diÄŸer elementlerdir.
Yaratılış denilen Allah’ın muhteÅŸem sanatı iÅŸte bu cansız, ÅŸuursuz atomları belli bir ÅŸekilde birleÅŸtirip insanı meydana getirmektedir. Bu maddeler sırf ham madde olarak çok düÅŸük deÄŸerlere alıcı bulmaktadır. Oranlarını verdiÄŸimiz temel maddelerin New York Borsasındaki deÄŸeri 4.5 Dolar’dır. Evet, tam tamına 4.5 Dolar. İşte insanın temel malzemesinin fiyatı. Allah 4.5 Dolar’lık malzemeden insan mucizesini yaratmaktadır. Görülüyor ki beceri, bu 4.5 Dolar’lık malzemede deÄŸildir. Bütün övgü, bu ham maddeleri de, bu ham maddelerden insanı da yaratan Allah’adır.
Toprağın Özü
Müminun Suresi 12. ayette dendiÄŸi gibi insan bir “özden” yaratılmıştır. Allah topraktaki elementleri, çok ince bir ÅŸekilde ayarlayarak insanı yaratmıştır. İnsan vücudunda gerekli her element belli deÄŸer aralıklarında var olabilmektedir. Bu deÄŸer aralığından sapmalar olduÄŸunda hastalıklar, ölümler ortaya çıkabilir. Vücutta baÅŸtan bu maddeler dengeli bir ÅŸekilde dağıtıldıkları gibi, vücut sonradan bu maddeleri dengeli bir ÅŸekilde kullanacak, fazlalıkları dışarı atacak biçimde de yaratılmıştır.
İnsan vücudunda yaklaşık 2 kg kalsiyum vardır. EÄŸer bu kalsiyum azalırsa bir elmayı ısırmamız diÅŸlerimizin parçalanmasıyla sonuçlanabilir. Vücudumuzun 120 gr kadar potasyuma ihtiyacı vardır. Bu maddenin eksikliÄŸi kas aÄŸrıları, kramplar, yorgunluk, bağırsak rahatsızlıkları, kalp çarpıntısı olarak kendini gösterir. Çinkoya olan ihtiyacımız ise sadece 2-3 gr kadardır. Bu düÅŸük miktarın eksikliÄŸi hafıza kaybı, cinsel yetersizlik, hareket gücünün azalması, koku ve tad alma duyusunun zayıflamasıyla kendini gösterir. 100 mikrogramlık selenyumun eksikliÄŸi kas zayıflığı, kalp ve damarlardaki esneme kabiliyetinin bozulmasıyla kendini gösterir…
Tüm bu veriler bize Allah’ın insanı topraktan rastgele yaratmadığını, aynı ayette söylendiÄŸi gibi; toprağın içindeki elementleri belli ölçüyle belirleyerek insanı toprağın belli bir özünden yarattığını göstermektedir. GörüldüÄŸü gibi Kuran’da hiçbir kelime boÅŸu boÅŸuna geçmemektedir.
İnsan Vücudundaki Maddeler
İnsan vücudu toprakla aynı maddelerden oluÅŸmaktadır.
Atomlar
İnsan vücudu ÅŸuursuz atomlardan oluÅŸmaktadır.
Su Nasıl Canlanıyor?
Furkan Suresi’nde insanların, Enbiya ve Nur Sureleri’nde ise tüm canlıların sudan yaratıldıkları söylenmektedir. Su, biyolojik olarak yaÅŸayan maddenin temel unsurudur. İnsan hücrelerden oluÅŸmuÅŸtur. Hücreleri incelediÄŸimizde % 60 ile % 80 arasında sudan oluÅŸtuÄŸunu görürüz. Temel maddesi su olan hücre, canlı bir maddedir. Canlılığın temeli olan su olmadan canlılık mümkün deÄŸildir.
Suyu incelediÄŸimizde suyun iki hidrojen ve bir oksijen atomundan meydana geldiÄŸini görürüz. Kimyasal olarak her özelliÄŸi mükemmel ayarlanmış olan su, tamamen cansız olan, %99’u boÅŸluk olan atomlardan oluÅŸur. Nasıl oluyor da %99’u boÅŸluk olan cansız atomlardan oluÅŸan sudan yaratılan hayvanlar, insanlar canlanıyorlar?
Bu noktayı iyice düÅŸünen, becerinin cansız atomlarda deÄŸil, bu cansız atomları canlandıran Allah’ta olduÄŸunu anlar.
​
TEFEKKÜR, İNSAN MUCİZESİ(YİYECEKLERİN VÜCUDDA DOLAÅžIMI)
​
Allah insanı öÄŸle bir yarattıki aÄŸzımızla türlü türlü yiyecekler yeriz ve su içeriz, bütün bunlar midemizde karışır, götümüzden dıçkı ve kamışımızdan su çıkar. Allah' ın mucizesi...
​
Yiyeceklerin Vucüdda dolaşımı Açıklaması
Åžimdi bu süreci daha ayrıntılı inceleyelim. Lezzetli bir atıştırmalık gördüÄŸümüzde, kokusunu aldığımızda ve hayal ettiÄŸimizde bu duyusal uyarılmaya cevap olarak beyin tarafından gönderilen sinyaller aracılığıyla tükürük bezleri tükürük salgısı üretmeye baÅŸlar. Yiyecekleri fiziksel olarak daha küçük parçalara ayırma görevini diÅŸler gerçekleÅŸtirir. Yiyecekler ağızda parçalandıkça tükürük salgısı lokmaların kolayca yutulabilmesi için yiyecekleri nemlendirir. Tükürükte bulunan amilaz isimli sindirim enzimi, ağızdan çıkmadan önce yiyeceklerdeki bazı karbonhidratları (örneÄŸin niÅŸasta) daha basit yapı taÅŸlarına parçalamaya baÅŸlar. Dil ve ağızdaki kas hareketleriyle oluÅŸan yutma refleksi ağızdaki lokmanın boÄŸaza taşınmasını saÄŸlar. BoÄŸazdan geçen besin maddeleri yemek borusu boyunca ilerlemeye devam eder. Kas hareketleri besin maddelerinin yemek borusundan mideye taşınmasına yardımcı olur.
Besin maddeleri mideye girdikten sonra mide kasları yiyeceklerin, içinde asit ve enzimler bulunan mide öz suyuyla karışmasını saÄŸlar. Kimus adı verilen bu karışım ince bağırsaÄŸa boÅŸaltılır. İnce bağırsaktaysa pankreas, karaciÄŸer ve bağırsaktan gelen sindirim sıvılarıyla karıştırılır. Pankreas tarafından üretilen pankreas öz suyu ve karaciÄŸer tarafından üretilen safra; proteinlerin, yaÄŸların ve karbonhidratların sindirilmesine yardımcı olur. İnce bağırsaktaki kaslar bu karışımı ileri doÄŸru iter. İnce bağırsak duvarları suyu ve sindirilen besin maddelerinin emilerek kan dolaşımına karışmasını saÄŸlar. İnce bağırsakta kasılıp gevÅŸeme hareketleri ile sindirim sürecinin atık ürünleri kalın bağırsaÄŸa taşınır. Atık ürünlerdeki suyun büyük kısmı kalın bağırsakta emilir. Kalın bağırsağın alt ucu olan rektum dışkının toplandığı bölümdür. Dışkı kalın bağırsağın sonunda yer alan ve anüs adı verilen açıklıktan dışarı atılır.
Sindirim sisteminizdeki bakteriler (bağırsak florası veya mikrobiyota olarak da adlandırılır) sindirime yardımcı olur.
Sindirim sistemine kısaca göz atmış olduk. Yiyecekler midemize ulaÅŸtı, parçalandı, bağırsaklarda yolculuÄŸunu ve emilimini tamamladı.
Peki, besin maddelerinin enerjiye dönüÅŸümü nasıl gerçekleÅŸiyor?
Vücudumuzun temel enerji kaynağı yiyeceklerin yapı taÅŸları olan karbonhidrat, protein ve yaÄŸlardır. Karbonhidratlar sindirim süreci sonucu basit ÅŸekerlere, proteinler amino asitlere, yaÄŸlar ise yaÄŸ asitlerine ve gliserole dönüÅŸür. Kan dolaşımı ile bu maddeler dokulara ve hücrelere taşınır. Ancak bu maddelerin yapısında kimyasal olarak depolanan enerji vücudumuzdaki hücreler tarafından doÄŸrudan kullanılamaz.
Hücredeki yaÅŸamsal faaliyetlerin birçoÄŸu biyokimyasal süreçler sayesinde gerçekleÅŸir. Besin maddelerindeki kimyasal baÄŸlar kırılırken açığa çıkan enerji, hücre faaliyetlerine doÄŸrudan enerji saÄŸlayan ve adenozin trifosfat (ATP) olarak isimlendirilen molekülü sentezlemek için kullanılır. ATP vücutta enerji üretilen ve tüketilen süreçler arasında enerji alışveriÅŸini saÄŸlayan temel moleküldür.
ATP molekülü beÅŸ karbon atomu içeren ÅŸeker molekülü olan riboz, adenin bazı ve üç fosfat grubundan oluÅŸur.
ATP’nin hücrelerin “pili” olduÄŸu söylenebilir. Günlük hayatta kullandığımız elektrik enerjisi kimyasal enerji olarak depolanır. Elektronik bir cihazın elektrik ihtiyacı pilde depolanan kimyasal enerjinin elektrik enerjisine dönüÅŸtürülmesiyle karşılanır. Pil elektrik enerjisi kullanılarak tekrar doldurulabilir.
ATP molekülünün suyla tepkimesi sonucu molekülden bir fosfat grubu ayrılırken adenozin difosfat (ADP) molekülü oluÅŸur ve tepkime sonucu enerji açığa çıkar. Bu süreç pilden elektrik enerjisi elde etmeye benzetilebilir. Bu tepkimenin tersinin gerçekleÅŸmesiyle ATP sentezlenir. Bunun içinse enerji gereklidir. Bu süreç pilin ÅŸarj edilmesine benzetilebilir.
Hücredeki biyokimyasal süreçler, hücrelerde büyüme ve geliÅŸme, bölünme, beslenme, madde transferi, sinir iletimi gibi birçok yaÅŸamsal ve hücre devamlılığını saÄŸlayan olay ATP sayesinde gerçekleÅŸir.
Yiyeceklerdeki karbonhidratlar, proteinler ve yaÄŸların sindirim süreci ile parçalanması sonucu oluÅŸan besin maddeleri çeÅŸitli biyokimyasal süreçler ile ATP’ye dönüÅŸtürülür. Hücrelerde oksijenli veya oksijensiz olarak ATP üretebilir. ATP üretimi hücredeki mitokondri (bitkilerde kloroplast) organelinde gerçekleÅŸir.
Kaynaklar:
-
Nelson, D. L., Lehninger, A. L., Cox, M. M., Lehninger Principles of Biochemistry , Macmillan, 2008.
-
https://www.niddk.nih.gov/health-information/digestive-diseases/digestiv...
-
https://www.aboutkidshealth.ca/Article?contentid=1468&language=English
Yazar Hakkında:
Selin Çorba
Gazi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik ABD Yüksek Lisans ÖÄŸrencisi
Tefekkür, Tohumu kim yarattı?
Dağlar taşlar, sular, bitkiler nasıl yaratıldı, kim yarattı?
Atmosfer nasıl yaratıldı. Dünya, güneÅŸ ay yıldızlar nasıl yaratıldı bu sistemi kim kurdu?
İşte bu soruların tek bir cevabı var…
Bunlar kendi kendine olmaz, bir yaratıcı var.
İşte yaratıcı Allah…
Tohumlar, insanlar, hayvanlar, cinler melekler vb. İlk baÅŸta Allah yarattı, sonra üreme yoluyla çoÄŸaldı.
Unutmayın hiçbirÅŸey kendi kendine olmaz…

TEFEKKÜR, İNSAN VUCÜDU' NUN MUCİZESİ
​
100 Trilyon Hücre
96 Km uzunluğunda kan damarı
Günde 100.000 kere atarak 9000 litre kan pompalayan Kalp
5,6 Litre Kan
Dakikada 100.000 Mesaj alan/gönderen bir Beyin
75 Km uzunluÄŸunda Sinirler
Hergün 11.000 Litre hava alan CiÄŸerler
Her 5 dakikada bir bütün vucüdun kanını temizleyen 2 Böbrek
7 Metre İnce Bağırsak
2 Metre Kalın Bağırsak
230 Adet Kemik
50.000 farklı kokuyu algılayabilen bir Burun
10.000 farklı lezzeti tadabilen bir Dil
Yüzlerce farklı frekanstaki sesleri duyabilen 2 Kulak
576 Megapiksel görüntüde görebilen 2 Göz
Ve maddi manevi daha pek çok duygular ve nimetler...
​
Bu muhteÅŸem özellikler hepsi bir vucüdda karışmadan hepsi görevini yapıyor...
Allah' ın yarattığına daha kanıt mı lazım?
​

TEFEKKÜR, SİNEK KUÅžU
Leblebiden bile küçük bir kalp ile yaratılmış olan sinek kuÅŸu:
saniyede 80 defa kanat çırpıyor ve kalbi dakikada 1260 defa çarpıyor.

TEFEKKÜR, DUT YAPRAÄžININ MUCİZESİ
Bir Alime SormuÅŸlar
Allah' ın varlığına delilin nedir?
​
Dut yaprağıdır demiÅŸ ve ÅŸöyle devam etmiÅŸtir.
Aynı yaprağı koyun yer sür yapar,
Arı yer bal yapar,
Geyik yer misk yapar,
Tırtıl yer İpek yapar,
Tadı, Rengi, Kokusu ve maddesi bir olan bir ÅŸeyden bu kadar farklı güzellik yaratmak ancak Allah'a mahsustur.

TEFEKKÜR, ORİKS MUCİZESİ
Çölde yaÅŸayan Arabistan Oriksi isimli bu hayvan, soluduÄŸu havadaki nem ile su ihtiyacını giderebiliyor. Üstelik vucüd sıcaklığını geceye ve gündüze göre ayarlıyor ve bu sayede terlemeyi engelliyor. Böylelikle 2 yıl su içmeden yaÅŸayabiliyor.
​
Allah' ın yaratma sanatını bize sergiliyor...
​

GÜNEÅž SİSTEMİ
Yasin Suresi 38-40. Ayet: Diyanet Meali
GüneÅŸ kendisine ait yerleÅŸik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her ÅŸeyi bilen Allah’ın takdiridir.
Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (aÄŸaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur.
Ne güneÅŸin aya yetiÅŸip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider.
​
GüneÅŸ Sisteminde gezegenler GüneÅŸin etrafında dönüp durmaktalar. Ne tuhaf ki bunların hiçbiri birbirinin manyetizmasına kapılıp birbirlerini çekip çarpmamaktadır.
​
İşte bu imkansızdır, hepsi birbirinin çekim alanına kapılıp yörüngelerinden çıkması gerekirdi...
​
Allah bunlara bir yol çizmiÅŸ bu gezegenlerde bu yollarda yüzmektedir. Yani Allah ol der ve olur...
Siz bu resme bakıp albüm baÅŸlığını okuyuncaya kadar gözünüzde yaklaşık yüz milyar (100.000.000.000) iÅŸlem yapıldı. Belki inanması güç fakat dünyanın en muhteÅŸem aygıtlarından bir çiftine sahipsiniz. İnsanoÄŸlu halen bir benzerini üretemedi. Üretmek ÅŸöyle dursun, bu sistem hakkında bilinenler bilinmeyenlerin yanında hiç kalıyor…
Görme Hızı Nasıl Tespit Edildi?
AraÅŸtırmacılar, görme hızını tespit etmek için denek olarak kullandıkları domuzların retinalarına elektrotlar yerleÅŸtirdiler. Retina, göze giren ışığın görme sinirlerine aktarıldığı ve ışığın bir seri kimyasal deÄŸiÅŸim geçirerek elektrik sinyaline dönüÅŸtüÄŸü kısımdır. Bu dönüÅŸümün sebebi, beynin ışığı deÄŸil sadece elektrik sinyallerini yorumlayabilmesidir. Daha sonra gözdeki sinir hücrelerinden çıkan akson adı verilen kablo benzeri taşıyıcı uzantılar ile beynin arkasında yer alan görme bölgesine elektriksel sinyaller iletilir. Domuzlarda tüm bu veri aktarım iÅŸlemleri araÅŸtırmacıların hesaplarına göre, saniyede 875 kilobit’lik bir hızda geliÅŸir. Bilim adamlarına göre, insanda aynı veri iletimi 10 kat hızlı gerçekleÅŸmektedir. İnsanın görme yeteneÄŸi saniyede 8.75 megabit’lik bir hızda iÅŸler. AraÅŸtırmayı yürüten Vijay Balasubra-manian, insanın potansiyelinin gerçekte saniyede 10 megabit’in üzerinde oldu…
İki Göz, Tek Görüntü (Binoküler Görme)
Her insan kendisini iki gözle doÄŸmuÅŸ olarak bulur ama hiçbir zaman bunun nedenini merak etmez. Niçin herkes iki gözlüdür? İnsanlar tesadüfen mi iki göze sahip olmuÅŸlardır? Yoksa bunun özel bir sebebi mi vardır? Aslında her göz tek başına görebilir ve her birinde ayrı ayrı görüntü oluÅŸur (ÅŸekil 2.7). Gözler arasındaki aralık 5 cm.’den biraz daha fazla olduÄŸu için iki retinada oluÅŸan görüntüler birbirlerinden farklıdır. Her gözden gelen görüntü iki boyutludur. İki gözden gelen bilgiler beyinde üç boyutlu tek bir görüntü haline getirilir. Bu sayede derinlik ve cisimler arasındaki mesafe algılanır. İki gözün gördüÄŸü görüntüler birbirinden farklıdır, ancak birbirlerini tamamlarlar. Bu iki görüntü arasındaki küçük farklılıkları algılayıp yorumlamamız görüntünün üç boyutlu olmasını saÄŸlar. EÄŸer iki gözde ayrı ayrı oluÅŸan görüntüler beyinde tam olarak birleÅŸtirilmeseydi dünyayı çift ve iki boyutlu görecektik. Görüntüler arasındaki fark çok basit bir deneyle ispatlanabilir. Bir aÄŸacın dallarına önce iki gözünüzle sonra tek gözünüzle bir süre bakın. Daha sonra iki gözünüzü tekrar açın, dallar daha derin gözükecektir. Bir baÅŸka deney daha yapabiliriz. Tek gözünüzü kapadıktan sonra bir dikiÅŸ iÄŸnesine iplik geçirmeye çalışın. Göreceksiniz ki bunu baÅŸaramayacaksınız. Çünkü tek gözle derinlik algısı olmayacağından, iÄŸne ile iplik arasındaki küçük mesafe farkını algılayamayacak ve ipliÄŸi deliÄŸe geçiremeyeceksiniz. Cisimlerin gözümüze zaman zaman çift göründüÄŸü de olur. EÄŸer insanlar çift görmenin farkına varamıyorlarsa, bunun nedeni dikkatin, bakılan cismin dışına yönelmemesidir. ÖrneÄŸin, iki kalemi arka arkaya tutup, gözümüzü uzaktakine odaklarsak, yakındakini çift; yakındakine odaklarsak uzaktakini çift görürüz. EÄŸer gözün odaklama yeteneÄŸi olmasa, görüntü sürekli çift olacak ve saÄŸlıklı görüntü oluÅŸamayacaktı. Birbirlerinden bağımsız olarak gören gözlerin görüntülerinin tek bir görüntü haline getirilmesi, bunu yaparken iki boyutlu görüntülere üçüncü bir boyut katılması son derece ince hesaplar gerektiren bir iÅŸlemdir. EÄŸer gözler tesadüfen oluÅŸmuÅŸ organlar olsalardı, bu derece büyük bir uyum nasıl gerçekleÅŸirdi? Hangi tesadüf saniyede milyonlarca farklı ÅŸifreyi deÄŸerlendiren hatta bu ÅŸifreleri birbirleriyle birleÅŸtiren kusursuz bir mekanizma yaratabilir? EÄŸer gözler arasında bir uyumsuzluk olsaydı, gönderdikleri sinyaller birbirlerine karışacak ve karmakarışık bir görüntü ortaya çıkacaktı. Ama böyle bir karmaÅŸa söz konusu deÄŸildir. Birbirleriyle uyum içinde yaratılan iki gözün gönderdikleri sinyallerin, yine büyük bir uyum ile yaratılan beyin tarafından deÄŸerlendirilmesi sonucunda ortaya kusursuz bir görüntü çıkar. Böyle bir sistemin varlığını tesadüflerle açıklamaya imkan yoktur. Allah’ın yaratışındaki kusursuzluk bir ayette ÅŸöyle ifade edilir: O, biri diÄŸeriyle “tam bir uyum” (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir “çeliÅŸki ve uygunsuzluk” göremezsin. İşte gözü çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? (Mülk Suresi, 3) DoÄŸduÄŸunuz andan beri etrafınızda ne varsa gözleriniz sayesinde tanıdınız, bildiniz, öÄŸrendiniz, hayatın renklerini gördünüz.. Onlarsız dış dünyayı hiçbir zaman tam olarak bilemezdiniz. Gözleriniz olmasaydı bir rengin, bir ÅŸeklin, bir manzaranın, bir insan yüzünün, güzellik denen kavramın nasıl bir ÅŸey olduÄŸunu hiçbir zaman hayalinizde canlandıramazdınız. Fakat, gözleriniz var, bu sayede etrafınızı görüyor, ÅŸu anda da önünüzdeki yazıyı okuyorsunuz… Sahip olduÄŸumuz varlığımız için sırf bunun için bile düÅŸünüp ÅŸükredecek çok sebebimiz var…


TEFEKKÜR, KAN DAMARLARINDAKİ MUCİZE
Hergün baktığın ama göremediÄŸin, vucüduna iÅŸlenmiÅŸ o küçük mü küçük sanatları.
Sadece bir damarın bağı yanlış örülse bir an ayakta duramazsın. Ve her saniyenle Allah'a muhtaçsın, ama bir saniyenle Allah' ı anmaktan uzaksın.
​

TEKEKKÜR, YAÄžMUR
Gökyüzünden ahenkle, nizam içinde yaÄŸan yaÄŸmur, iman gözüyle bakanlar için harika bir tefekkür vesilesi oluyor.
Gökten inen yaÄŸmur üzerinde tefekkür edelim. EÄŸer yaÄŸmur damlaları yer çekimi kanununa uygun olarak düÅŸecek olsaydı her bir damla yere kurÅŸun hızıyla inecekti. Hâlbuki her bir yaÄŸmur tanesi sâbit hızla yere düÅŸer, usulcacık, incitmeden ve yıpratmadan… Havaya verilen kaldırma kuvveti ve akışkanlık sâyesinde yerçekimi kuvvetinin tesiri dengelenir ve damlanın sabit bir hızla yere düÅŸmesi saÄŸlanır. GörüldüÄŸü gibi en zor ve pahalı hizmetler, en münasip ve kısa yollardan çözüme kavuÅŸturulup yeryüzünün müstesnâ misafiri olan insana her an takdim edilmektedir.
​
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları

TEFEKKÜR, SİVRİSİNEĞİN MUCİZESİ
​
Sivrisinek 6 bıçaklı hortumuyla kan damarlarına ulaÅŸtığında, insanın savunma sistemi hemen harekete geçer ve yarayı kapatmak üzere kanı pıhtılaÅŸtırıcı bir enzim salgılar. SivrisineÄŸin de buna karşı çözümü vardır. Kesici bıçakların birisinin içerisinden yaraya pıhtılaÅŸmayı engelleyici kimyasal bir madde salgılar. Bu sayede kanı rahatlıkla emer. SivrisineÄŸin insan vucüdundaki emzimin kimyasal yapısını bilmesi ve buna etkili kimyasal bir çözüm getirmesi bir yaratılış harikasıdır...
​
Bunun kendi kendine olması mümükün deÄŸildir Allah yaratmıştır...

TEFEKKÜR, ATMOSFER TABAKASI
​
Atmosfer Tabakası Dünyada vardır, diÄŸer gezegenlerde yoktur, Neden?
Atmosfer tabakası havadaki oksijeni Dünyada tutar Neden?
İnsanoğlu oksijen solunumu yapar, neden?
Bitkiler oksijen üretir neden?
​
İşte bütün bunları bir denge ile yaratan vardır...
İşte bunları yaratan Allah' tır....

TEFEKKÜR, EBABİL KUÅžU
Ebabil KuÅŸu Kuran da Fil Suresinde geçen kuÅŸ. Fillerle kabeyi yıkmaya gelen orduyu Allah' ın emri ile yok eden KuÅŸ.
Ebabil kuÅŸu havada uyur ve çok nadir yere iner ve ayakları üzerinde duramaz.
​
Allah' ın Mucizesi Havada uyuyor...